بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ

13 Aralık 2007 Perşembe

Üç Emir

(BAKARA suresi 43. ayet

وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ وَارْكَعُواْ مَعَ الرَّاكِعِينَ

Üç Emir.

Namazı tam kılın, zekâtı hakkıyla verin, rükû edenlerle beraber rükû edin.

24 Ağustos 2007 Cuma

Kelâmullah

Allah kelâmı, Kur'ân-ı Kerim. (Kur'ân başka kelâmlarla kabil-i kıyas olamaz. Çünkü, kelâmın tabakaları, ulviyet ve kuvvet ve hüsn-ü cemâl cihetinden dört menbaı var. Biri mütekellim, biri muhâtab, biri maksad, biri makamdır. Ediblerin yanlış olarak, yalnız makam gösterdikleri gibi değildir. Öyle ise, sözde "Kim söylemiş? Kime söylemiş? Ne için söylemiş? Ne makamda söylemiş?" ise bak. Yalnız söze bakıp durma.Madem kelâm kuvvetini, hüsnünü bu dört menba'dan alır. Kur'ânın menbaına dikkat edilse, Kur'ân'ın derece-i belagatı, ulviyet ve hüsnü anlaşılır. Evet, madem kelâm mütekellime bakıyor; eğer o kelâm emir ve nehiy ise; mütekellimin derecesine göre irâde ve kudreti de tazammun eder. O vakit söz mukavemetsûz olur, maddi elektrik gibi te'sir eder. Kelâmın ulviyet ve kuvveti o nisbette tezâyüd eder.

20 Ağustos 2007 Pazartesi

Namaza Niyyet

1) Umer Îbnu'l-Hattab {R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: Ameller (in kıymeti) ancak niyyete göredir.Bir kimsenin niyyet ettiği neİse eline geçecek olan da ancak odur. Artık herkimin hicreti Allah'a ve Resûlü'nün rızasına yönelmişise, onun hicreti Allah'a ve Resûlü'nedir.Her kim de nail olacağı bir dünyalığa veya evleneceği bir kadından dolayı hicret etmişse, onun hicreti de hicretine sebeb olan şeyedir.(Bu hadisi Buharı (1) ve Müslim (1907) rivayet etmişlerdir)
İZAH
Bu hadis'i şerif niyyetin, bütün ibadetlerde birer rükn olduğunun delilidir. İmam'ı Safi' ve onun gibi bazı imamların ifadesi ile niyyet İslâm'ın üçte biridir, bazılarına göre de dörtte biridir denilmiştir.
Niyyet; Halik'ı Kainat'a takdim edilen ibadetin ruhudur. Mahalli ise kalbdir. Lisan ve cevarihin amelleri ne olursa olsun, itibar kalbdeki niyyetedir. Hadis'i şerifin mânâsı ve varid oluş sebebi bunu açıkça ifade etmektedir.
"Muhacir'i Ümmü Kays"u denilen şahsın sevmiş olduğu kadın Mekke'den Medine'ye hicret edince, o da Ümmü Kays denilen bu kadınla evlenebilmek için, Mekke'den Medine'ye hicret eder.Zahiren Allah ve Resûlü için hicret eder görünen bu şahsın kalbindeki niyeti ise, Ümmü Kays ile evlenmekti. Her nekadar, Mekke'den Medine'ye gelerek birçok meşakket çekmiş ise deAllah veResûlü için hicret edenlerden olmamıştır. Esas niyeti açığa çıktıktan sonra, herkes ona "Muhacir'i Ümmü Kays" demeye başlamıştır.
Niyet; Allah'a takdim edilen ibadetteki, kalbin nasibidir. Kalb bundan mahrum edilir ve bu amel lisanla yapılmağa kalkışılırsa lisana vazifesi olmayan bir ibadet yüklenilmiş olur.Tabi' lisan bunu beceremeyeceği için ibadeti ifsad edecektir.
Niyet; yapılacak ibadetin keyfiyeti ile zihni meşkul etmektir. Böylelikle yapılan ibadetten mütelezziz olunsun.
Niyetin keyfiyeti: Teleffuz etmeden, kalben eda edilecekibadetin keyfiyetini düünerek bütün azaları bu ibadete hazıretmektir.
Niyetin teleffuz edilmesi bid'attır. Onun sünnet olduğu kabul etmekte başka bir bid'attır. Musallinin namazabaşlarken lisanla yapmış olduğu ilk amel, Allah'u Ekber lafzı ile namaza başlamaktır. Tekbir bahsindeki Aişe hadisi buna delildir.
Şakik(R.H.) İbnu mes'ud (R.A.)'nun şöyle dediğini rivayet etti. Kim bir şey taleb ederek hicret ederse ona taleb ettiği vardır (ve sonra devam ederek) dedi ki; adamın birisi Ümmü Kays denilen bir kadınla evlenebilmek için hicret etti (ondan sonra o kişiye) Muhaciru Ümmi Kays denilmeye başlandı. (Bu esiri Taberani kebirde (8540) rivayet etmiştir. Heysemi Mecmau !z-Zevaid'de 3/102 bu eserin ravileri Sahih'in ricalidir demiştir.)

İFTİTAH TEKBÎRİNİN VUCUBİYETİ

3) Ebu Hureyre (R.A.)'dan, (şöyle dedi:)Resûlullah (S.A.V.) (namazını beceremeyen adarna, namazı ta'rif ederken) şöyle dedi: "Namaza kalktığın vakit ihram tekbirini al............"(Bu hadisi Buhari (793) Müslim (397) Tirmizi (303) Nesei (2/123) ve îbnu Mace (1060) rivayet etmişlerdir.)
4) Aişe (R.A.)'dan, şöyle dedi:
Resûlullah (S.A.V.) namaza Allah'u Ekber (lafzı) ile, başlardı. (Bu hadisi Müslim (498) rivayet etmiştir.) Bu hadis'i şerifler musallinin namaza başlarken teleffuz ettiği ilk kelimenin Allah'u Ekber lafzı olduğuna delildir.
5) Ali (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "Namazın anahtarı taharettir. Tahrimi tekbirdir. Ve tahlili de teslimdir."(Bu hadisi Ahmed (l/l23/1 29) Ebu Davud (61) Tirmizi (3) fonu Mace (275) Safi (1/69) Darimi (1/138) Hakim (1/132) Tahavi (1/16!) ve Beyhaki (2/173) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)
(Tahrimi tekbirdir) sözünden maksad, Allah'u Ekber lafzını söyledikten sonra namazın haricindeki hareketler musalliye haram olur.
(Tahlili'de teslim'dir) sözünden maksad, selam verdikten sonra tekbirle musalliye haram olan her şey helal olur.

TEKBİRDE ELLERİN NE ZAMAN KALDIRILACAĞI

Resûlullah (S.A.V.) ellerini, bazen "tekbirle beraber" kaldırırdı.
6) Malik İbnu'l-Huveyris (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.) tekbir aldığı vakit ellerini kulakları hizasına vardırıncaya kadar kaldırırdı, (Bu hadisi Müslim (391) rivayet etmiştir.) Resûlullah (S.A.V.) ellerini, bazen "tekbirden önce" kaldırdı.
7) Abdullah İbnu Umer (R.A.) şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) namaza durduğu vakit ellerini omuzları hizasına vardırıncaya kadar kaldırır, sonra tekbir alırdı.(Bu hadisi Müslim (390) ve Ebu Davud (722) rivayet etmişlerdir.)
Resûlullah (S.A.V.) ellerini, bazende "tekbirden sonra" kaldırırdı.
8) Ebu Kılabe, Malik İbnu'l-Huveyris'i, namaz kılarken gördüğünü haber vermiştir: Malik İbnu'l-Huveyris namaza durduğu zaman tekbir alır, sonra ellerini kaldırırdı........Sonra işte Resûlullah (S.A.V.) böyle yapardı diye tahdis etti.(Bu hadis Buharı (739) ve Müslim (391) rivayet etmişlerdir.)

ELLERİN KALKIŞ ESNASINDAKİ HALİNİ BEYAN

9) Ebu Hureyre (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) (tekbir alıp) namaza girdiği vakit ellerini dik olarak kaldırırdı.(Bu hadisi Ebu Davud (735) ve Tirmizi (239) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)
10) Said Ibnu Sem'an'dan, şöyle dedi:Biz Verik oğullarının mescidinde iken yanımıza Ebu Hureyre (R.A.) çıka geldi. Ve şöyle dedi: Resûiullah (S.A.V.) üç şey yapardı ki, insanlar bunları terkettiler. Resûlullah (S.A.V.) namaza kalktığı zaman, (ravi) Ebu Amir (Ebu Hureyre (R.A.)'nun nasıl gösterdiğini ta'rif ederken) eliyle işaret ederek şöyle dedi: (Tekbir için ellerini kaldırdığında) parmaklarım ne çok açardı. Ve ne de çok bhiştirirdi. Ve (sonra) dedi ki: Ebu Zi'bu da bize böyle gösterdi.(Bu hadisi Nesei (2/95) İbnu Huzeyme (459) Beyhaki (2/27) ve Hakim Müstedrekinde sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

ELLERİN NEREYE KADAR KALDIRILACAĞI

Resûlullah (S.A.V.) ellerini, bazen "omuzları hizasına" vardınncaya kadar kaldırırdı.
11) Abdullah Ibnu Umer (R.A.)'dan, şöyle dedi:
Resûlullah (S.A.V.)'in (namaz kılışını) gördüm. Namaza durduğu zaman, ellerini omuzları hizasına vardırıncaya kadar kaldırırdı.(Bu hadisi Müslim (390) ve Ebu Davud (722) rivayet etmişlerdir.)
Resûlullah (S.A.V.) ellerini, bazen "kulakları hizasına" vardırıncaya kadar kaldırırdı.
12) Malik İbnu'l-Huveyris (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.) tekbir aldığı zaman, ellerim kulakları hizasına vardırıncaya kadar kaldırırdı.(Bu hadisi Müslim (391) ve Ebu Davud (726) rivayetetmişlerdir.)
Resûlullah (S.A.V.) ellerini, bazen de "kulakları üstü' hizasına vardırıncaya kadar kaldırırdı.
13) Katade'nîn rivayetinde ise şöyledir. Malik tbnu'l-Huveyris (R.A.) Resûlullah (S.A.V.)'i namaz kılarken görmüştür. Malik burada: Resûlullah (S.A.V.) ellerini kulaklarının üstü hizasına vardınncaya kadar kaldırdı demiştir.(Bu hadisi Müslim (391) ve Ebu Davud (745) rivayet etmişlerdir.)

ELLERİ KALDIRIRKEN PARMAKLARI KULAK MEMELERİNE DEĞDİRME RİVAYETİNİN ZAYIFLIĞI

Elleri kaldırırken baş parmak uçlarını kulak memelerine deydirmenin, Resûlullah (S.A.V.)'in sünnetinde yeri yoktur. Sahih olan ise yukarıdaki hadislerde zikredilen üç şekildir. Baş parmak uçlarını kulak memelerine deydirenlerin delili ise, senedi "Miinkatı" olan, aşağıda zikredeceğimiz "Zayıf Rivayef'tir.
14) Abdu'l-Cebbar İbnu Vail'den: Babasının şöyle rivayet ettiğini haber verdi: Babası dediki: Resûlullah (S.A.V.) namazda (el kaldırdığında) baş parmak uçlarım kulak memelerine değdirdiğini gördüm.(Bu hadisi Ebu Davud (737) ve Nesei (2/123) zayıf bir senedle rivayet ermişlerdir.)

İZAH
Bu rivayetin zayıf olmasının sebebi, rivayetin ravilerinden olan, "Abdu'l-Cebbar, İbnu Vail'in babasından hadis işiîmeyişidir. İbnu Hacer "Takrib"de Abdu'l-Cebbar için babasından rivayeti MÜrsel'dir diyor.
Ehlince ma'lumdur ki: Zayıf rivayet dinde hüccet değildir. Yani "Zayıf Rivayef'le amel olunmaz.

NAMAZIN KIYAMINDA SAĞ ELİ SOL KOL ÜZERİNE KOYMANIN VUCUBİYETİ
15) Sehl İbnu Sa'd (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) (Resûlullah (S.A.V.)'in zamanında) insanlar namazlarında,sağ ellerini sol kollarının üzerine koymakla emrolunurlardı. (Bu hadisi Buhari (740) vs Malik (1/159) rivayetetmişlerdir.)
16) İbnu Abbas (R.A.)'dan, (şöyle dedi:)Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: Biz Enbiyalar topluluğu, suhur'u geciktirmekle, iftarda acele etmekle ve namazda da sağ ellerimizle sollarımızı tutmakla emrolunduk.(Bu hadisi İbnu Hibban (l 761) ve Taberani Evsatta 1/100) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.) .
17) İbnu Mes'ud R.A. dan, (şöyle:) (bir gün) sol elimi sağ elimin üstüne koyduğum bir halde namaz kılıyordum Resûlullah beni (bu halde) görünce, sağ elimi alıp sol elimin üzerine koydu.
(Bu Hadisi Ahmed () ve Ebu Davud (755) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

NAMAZDA ELLERİ, SAĞ SOLUN ÜSTÜNDE GÖĞSÜN ÜZERİNE KOYMA

18) Hulbu't-Tai (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.)'i namazdan çıkarken, önce sağına sonra soluna selam verdiğini ve bunları (yani ellerini) göğsünün üzerine koyarken gördüm. Yahya bunu, sağı solun üstünde mafsal üzerine koymak olarak tavsif etti.(Bu hadisi Ahmed (5/226) hasen bir senedle rivayet etmiştir.)
19) Vail İbnu Hucr (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) ile namaz kıldım. Sağ elini, sol elinin üstünde göğsünün üzerine koydu.(Bu hadisi İbnu Huzeyme (479) Beyhaki Süneninde (2/30) ve Bezzar hasen bir senedle rivayet etmişlerdir.)
20) Tavus mürsel olarak Resûlullatı (S.A.V.)'den şöyle rivayet ediyor. Resûlullah (S.A.V.) namazda sağ elini sol çilinin üstünde sıkıca tutarak, göğsünün üzerine koydu.(Bu hadisi Ebu Davud (759) hasen bir senedle rivayet etmiştir.)

ELLERİN GÖĞSÜN ÜZERİNDEKİ KEYFİYETİNİN BEYANI

20) Sehl Ibmı Sa'd (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) (Resûlullah (S.A.V.)'in zamanında) insanlar namazlarında, sağ ellerini sol kollarının üzerine koymakla emrolunurlardı. (Bu hadisi Buharı (740) ve Malili (1/159) rivayetetmişlerdir.)
22) Asım İbnu Kuleyb'den, şöyle dedi: Babam bana tahdis etti ki: Ona da Vail haber vermiş. Vail İbnu Hucr şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.)'in nasıl namaz kıldığını görmek için ona baktım. Namaza kalktı. Ellerini kulakları hizasına kadar kaldırarak tekbir getirdi. Sonra sağ elini sol elinin üzerine, bileğinin üzerine ve dirseğine yakın olarak koydu.(Bu hadisi Ahmed (4/318) Nesei (2/126) ve İbnu Huzeyme (480) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

NAMAZDA ELLERİ GÖBEĞİN ALTINA BAĞLAMANIN SAHİH OLMADIĞI

Namazda elleri göbeğin altına bağlama ameli, senedi zayıf olan bir rivayete dayanmaktadır. Hanefilerin ameli bu zayıf rivayet üzeredir. Halbuki Hanefi ulemasından, Umdet'ul-Kari sahibi Ayni ve Nasbu'r-Raye sahibi Zeyle'i (R.H.) bu rivayetin isnadının sahih olmadığına kaildirler. İleride zikredeceğimiz gibi hadis ulemasının cumhuru da bu rivayetin zayıflığında ittifak etmişlerdir. Resûlullah (S.A.V.) sabit olan amel, elleri göğsün üzerine koymaktır.
Hanefilerin delilleri olan zayıf rivayetler şunlardır. 23) Ebu Cuheyfe'den, (şöyle dedi:)
Ali (R.A.) namazda sünnet olan, sağ eli sol elin üzerinde göbeğin altına koymaktır dedi.(Bu hadisi Ahmed (1/110) ve Ebu Davud (756) zayıf bir senedi? rivayet etmişlerdir.)
1) Bu hadis Ebu Davud'un İbnu'l- Arabi nüshasından başka nüshalarında sabit değildir.
Ve senedinde, Abdurrahman İbnu İshak El-Kufi El-Vasiti vardır. Ebu Davud, ahmed İbnu Hanbel'in İshak için zayıf dediğini işittim dedi. Ebu Talib, Ahmed İbnu Hanbel'den naklederek İshak hiç bir şey değildir, hadisi münkerdir dedi. Edduri, İbnu Main'den, İshak zayıfdır dedi.
İbnu Saad, Ya'kub İbnu Süfyan, Ebu Davud, Nesei ve İbnu Hıbban, İshak için zayıfdır dediler. Buharı "fihi nazar" (onda şübhe vardır) dedi. İbnu Huzeyme, İshak'ın hadîsiyle amel olunmaz dedi. Ebu Hatim, İshak'ın hadisi münkerdir, onunla amel olunmaz dedi. Beyhaki, İshak hadis de metruk'tur dedi.
2) Ve yine senedinde, Ziyad İbnu Zeyd El-A'sem El-Kufi vardır ki: Ebu Hatim onun için meçhuldür dedi. Ziyad'ın Ebu Davud'da bir tek hadisi vardır. O da yukarıda Ali (R.A.)'dan olan rivayetidir.
Yine onların delillerinden başka bir zayıf rivayet.
24) Ebu Vail'den, şöyle dedi Ebu Hureyre (R.A.) namazda ellerin vaziyeti, biri öbürünün üzerinde göbeğin altına koymaktır dedi.(Bu hadisi Ebu Davud (758) zayıf bir senedle rivayet etmiştir.)Bu rivayetin senedinde de Abdurrahmari İbun İshak vardır. Terceme'i halini yukarıda zikrettik.
Yine onların delillerinden başka bir zayıf rivayet.
25) Ibnu Cerir, babasından Ali (R.A.)'nun sağ eli ile sol bileğini tutarak göbeğinin üzerine koyarken gördüğünü haber verdi,(Bu hadisi Ebu Davud (757) zayıf bir senedle rivayet etmiştir.)
Bu rivayetin senedinde de Ali (R.A.)'dan rivayet eden Cerir Ed-Dabbi vardır ki. Ali (R.A.)'dan rivayeti bilinmiyor.
Yukarıda görüldüğü gibi, Meşhur Hadis âlimlerinin ittifıakı ile, Hanefİlerin delili olan "göbek altına veya üstüne" el bağlama rivayeti zayıfdır. Ve bu rivayet ile amel edilemiyeceği açık bir gerçektir.
Ebu Hanife (R.H.) tabi olduklarını iddia eden arkadaşlara, Ibnu Abidin haşiyesinde, Ebu Hanife (R.H.) isnad edilen şu sözü hatırlatmakta faide görürüz. (1/63) "Hadis sahih oldumu işte benim mezhebim odur." Aklı selim olan kişiye, Imam'ınm bu sözü kâfidir.

Birinci Teşehhüd

142) Muhammed İbnu Amr bin Ata'nın şöyle haber verdiği rivayet olundu. Resûlüllah (S.A.V.)'in ashabından bir takım zevat ile otururken, Nebiyyi (S.A.V.)'in namazından bahsettik. Ebu Humeyd Es-Saidi dediyki: Resûlüllah (S.A.V.)'in namazını en iyi bileniniz benidim. Gördüm ki.......
İlk ikinci rek'atta (teşehhüdde) oturduğu vakit, sol ayağının üzerine oturup sağ ayağını dikerdi..........(Bu hadisi Buharı (828) ve Ebu Davud (963) rivayet etmişlerdir)
143) Abdullah İbnu Abdullah'dan, İbnu Umer (R.A.)'yu namazda oturduğunda bağdaş kurarak oturduğunu gördüğünü haber verdi. Dediyki bende öyle yapmaya başladım. Ve ben daha o zaman yeni gelişmeye başlamış bir delikanlı idim. Abdullah İbnu Umer beni bu hareketimden menetti. Ve şöyle dedi: Namazda sünnet olan oturuş, sağ ayağı dikip solu yaymaktır. Bende, sen bağdaş kurarak oturuyorsun dedim. O da cevaben, ayaklarım (öyle oturmama) tahammül etmiyorda ondan (öyle oturuyorum) dedi.(Bu hadisi Buhari (827) rivayet etmiştir).

TEŞEHHUD'DE ŞEHADET PARMAĞINI HAREKET ETTİRMENİN BEYANI

144) Ali İbnu Abdirrahman El-Muaviyyi, şöyle dedi: Ben namaz içinde küçük çakıl taşları ile oynarken, Abdullah İbnu Umer (R.A.) bu hareketimi gördü. Namazdan çıkınca beni bu hareketimden menetti: Resûlüllah (S.A.V.) namazda nasıl yapıyordiyse sende öyle yap dedi. Resûlüllah (S.A.V.) naşı! yapardı? dedim. Namazda (teşehhud için) oturduğunda sağ avucuna sağ uyluğu üzerine kordu. Müteakiben bütün parmaklarını yumarak baş parmağı takip eden parmak ile işaret ederdi. Soi avucunuda sol uyluğu üzerine koyardı.(Bu hadisi Müslim (580) Ebu Davud (987) ve Nesei (3/36) rivayet etmişlerdir).
145) İbnu Umer (R.A.)'dan, (şöyle dedi:)Resûlüllah (S.A.V.) teşehhüde oturduğu vakit, sol elini sol dizi üzerine ve sağ elini de sağ dizi üzerine koyar, elli üç akderek şehadet parmağı ile işaret ederdi. (Bu hadisi Müslim (580) rivayet etmiştir).
Abdullah İbnu Zubeyr (R.A) dan. (şöyle dedi:) Resûlüllah (S.A.V.) (namazda) oturduğu vakit teşehhüd duasını okurdu. Oturuşunda sağ elini sağ uyluğu üzerine, sol elini sol uyluğu üzerine kordu. Ve şehadet parmağı ile işaret ederdi. Bunu yaparken de baş parmağını orta parmağı üzerine kordu. Sol elini de sol dizinin üzerine uzatırdı. (Yani sol dizini sol avucu ile avuçlardı, sanki sol dizi sol avucunun bir lokması haline gelirdi.(Bu hadisi Müslim (579) rivayet etmiştir.)

ŞEHADET PARMAĞIM KIBLEYE TEVCİH VE BAKIŞLARIN ONA DİKİLECEĞİ

147) İbnu Umer (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.) namazda (teşehhud için) oturduğunda (şehadet) parmağı ile kıbleye doğru işaret ederdi.Bakışlarını da ona (şehadet parmağına) dikerdi.(Bu hadisi Ebu Avane (2/246) İbnu Huzeyme (719) veİbnu Hibban (1938) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)
148) Vail İbnu Hucr (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.)'i (namazda teşehhud için oturduğunda) baş ve orta parmağım halka yapıp, şehadet parmağını kaldırıp (onunla) (Allah'ın birliğine şehadet ederek)dua ettiğini gördüm.(Bu hadîsi Ebu Davud (957) İbnu Mace (912) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

İŞARETTEN MAKSAD PARMAĞI HAREKET ETTİRMEK OLDUĞU

149) Vail tbnu Hucr (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.)'in nasıl namaz kıldığını görmek istedim. Ve (şöyle yaptığını) gördüm........... Sonra parmaklarından ikisini (yani baş parmak ile orta pafmağı) halka yapıp (şehadet) parmağım kaldırdı ve hareket ettirerek onunla (Allah'ın birliğine şehadet ederek) dua ediyordu.(Bu hadisi' Nesei (3/37) İbnu Huzeyme (714) İbnu Carud (208) ve Beyhaki (2/132) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

PARMAK HAREKETİNİN SAHABELERİN CE'MİSİ TARAFINDAN BİLİNDİĞİ

150) Vail İbnu Hucr (R.A.)'dan, şöyle dedi: (Yukarıdaki hadis gibi zikrettikten sonra şöyle devam etti.) Resûlullah (S.A.V.)'i gördüm ki, (teşehhüde oturduğu vakit şehadet parmağını) hareket ettirerek onunla dua ediyordu. Ve sonra, soğuk bir zamanda geldim. Herkesin üzerinde (kışlık) elbiseleri vardı. (Parmaklarını) elbiselerinin altından hareket ettirdiklerini gördüm.(Bu hadisi Ahmed (4/318) ve tbnu carud (208) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

PARMAK HAREKETİNİN ŞEYTANA DEMİR KAMÇIDAN DAHA ŞİDDETLİ OLDUĞU

151) Nafi'den, şöyle dedi: Abdullah İbnu Umer (R.A.) namazda (teşehhüd için) oturduğunda, ellerini dizlerinin üzerine koydu. (Şehadet) parmağı ile de işaret ederek bakışları da onu (yani parmağını) takib ediyordu. Ve sonra şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) bu (yani parmak işareti) şeytana demir kamçıdan daha şiddetlidir" dedi.(Bu hadisi Ahmed (2/119) Bezzar (5631) ve Taberani Kitabu 'd-Dua 'da (642) hasen bir senedle rivayet etmişlerdir.)

BU HAREKETİ BİRKAÇ PARMAKLA YAPMANIN YASAK OLDUĞU

152) Saad İbnu Ebi Vakkas (R.A.)'dan, şöyle dedi: Ben, (teşehhüdde) parmaklarımla dua (işaret) ederken yanımdan Resûlullah (S.A.V.) geçti (benim bu hareketimi görünce) şehadet parmağını göstererek "Tekle tekle" dedi. (Bu hadisi Ebu Davud (1499) Tirmizi (3557) ve Nesei (3/38) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

PARMAK HAREKETİNİN BİRİNCİ DE OLDUĞU GİBİ İKİNCİ TEŞEHHÜDDE DE YAPILACAĞI

153) Abdullah Ibnu Zubeyr (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) (namazda) ilk ve son teşehhüd için oturduğunda ellerini dizlerinin üzerine koyar ve sonra (şehadet) parmağı ile İşaret ederdi. (Bu hadisi Beyhaki (2/132) ve Nesei sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

BİRİNCİ TEŞEHHÜDÜN BEYANI

154) tbnu Abbas (R.A.)'dan,"Resûlullah (S.A.V.) bize Kur'ân'dan bir sure öğretir gibi teşehhüdü öğretirdi" dedi.(Bu hadisi Müslim (403) Ebu Davud (974) Tirmizi (290) Nesei (2/242/243) ve Ibnu Mace (900) rivayet etmişlerdir.)
155) Abdullah îbııu Mes'ud (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.)'in ardında namazda (yani tpçchhürîHe) Esselamü alellahi. esselamii ala fulanin (Allah'a selam olsun, fulana selam olsun) derdik. Resûlullah ts.A.'V.) günün birinde bize şöyle buyurdu: "Selam Allah'ın" kendisidir. Herhangi biriniz namazda oturduğunda şöyle desin.
Ettahiyyatıı lillahi vesselavatu vettayyibatu esselatnu aleyke eyyuhennebiyyu ve rahmelullahi ve berekatuhu esselamtı aleyna ve ala ibadillahî'ssalihin. (Bu, ve ala ibadillahi'ssalihin) sözünü söylediği vakit göklerde ve yerde olan her şey salih kula raci olmuş olur. (Ve sonra) Eşhedii en la ilahe illallah ve eşhedii enne muhammeden abduhu ve resuluh. Bundan sonra istediği duayı seçer.
(Bu hadisi Buhari (831) Müslim (402) Ebu Da vud(968) Tirmizi (289) Nesei (2/240) ve İbnu Mace (899) rivayet etmişlerdir.)
İZAH
Resûlullah (S.A.V.)'den, rivayet edilen daha başka teşehhüd duaları da vardır. Biz burada birtanesini zikretmekle iktifa ettik. Teşehhüdde illa bu dua okunacak diye bir tahsis yoktur. Peygamberden varid olan herhangi bir teşehhüd duası olabilir. Bu duanın çeşitlerini hadis kitablarma müracaat ederek öğrenebilirsiniz.

TEŞEHHÜDÜ GİZLİ OKUMANIN SÜNNET OLDUĞU

156) Abdullah İbnu Mes'ud (R.A.)'dan, şöyle dedi: Teşehhüdü gizli okumak sünnettendir. o (Bu hadisi Ebu Da vud (986) Tirmizi (291) ve Hakim (1/230) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

TEŞEHHÜDDEN SONRA RESÜLULLAH (S.A.V.)'E SALAVAT GETİRMENİN BEYANI

"Şübhesiz Allah ve Melekleri, Peygambere salat ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salat edin ve gönülden teslim olun."(Ahzab 56)
157) Kaab İbmı Ucre (R.A.)'dan, şöyle dedi: Biz dedik ki veya dediler: "Yâ Resûlullah! Sen bize, sana (teşehhüdde) salat ve selâm getirmemizi emrettin. Selam'ı öğrendik fakat nasıl salat getireceğiz?" ..........(Bu hadisi Ebu Da vud (976) rivayet etmiştir.).
158) Ebu Mes'ud EI-Ensari (R.A.)'dan, şöyle haber verib dedi ki: Biz Sa'd'ubnu Ubade'nin meclisinde iken Resûlullah (S.A.V.) bizim yanımıza geldi. Beşir İbnu Sa'd kendisine: "Yâ Resûlullah! Allah'u Teâla sana salat okumamızı emretti. Biz sana nasıl salat okuyalım?" diye sordu. Resûlullah (S.A.V.) sukut etti. Hatta biz, Beşir bunu Resûlullah'a sormasaydı diye temenni ettik. Sonra Resûlullah (S.A.V.): Şöyle okuyunuz buyurdu:
Ellahumme! Sallı ala Muhammedin ve ala ali Muhammet!, kema salleyte ala İbrahime ve ala ali İbrahime inneke hamidun meciid.
Ellahumme! Barik ala Muhammedin ve ala ali Muhammet], kema barekte ala İbrahime ve ala ali İbrahime inneke hamidun meciid.
(Salavatu şerifeler, Buhari'nin rivayetidir.) (Bu hadisi Buhari (3370) ve Müslim (405) rivayet etmişlerdir.)

NAMAZLARININ TEŞEHHÜDÜNDE ALLAH RESULÜNÜN KENDİ NEFSİNE SALAVAT GETİRDİĞİ

Kaab İbnu Ucre (R.A.)'dan, (şöyle dedi:)
Resûlullah (S.A.V.) namazın (teşehhüdünde) şöyle derdi: Ellahumme sallî âlâ Muhammedin ve âlâ âli Muhammedin kema sallcyte âlâ İbrahime ve âli İbrahim, ve barik âlâ Muhammedin ve âli Muhammedin kema barekte âlâ İbrahime ve âli İbrahime inneke hamidun meciid.(Bu hadisi Şâff'i el-Ümat (1/117) sahih bir senedle rivayet etmiştir.)
Bu hadis'i şeriflerin umumi ifadesi, birinci ve ikinci teşehhüdde de Resûlullah (S.A.V.) salavat getirileceğine delalet ediyor.İmam'ı Şafi'nin mezhebi de bu kavl üzeredir.

İKİNCİ REK'ATTEN KALKARKEN ELLERİN OMUZLAR HİZASINA VARDIRINCAYA KADAR KALDIRILACAĞI

160) İbnu Umer (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) ikinci rek'atten kalkacağı zaman tekbir alır ve etlerim (omuzları hizasına vardınncaya kadar) kaldırırdı.(Bu hadisi Buharı (739) Ebu Da vud (743) Tirmizi (304)ve Ahmed (5/424) rivayet etmişlerdir.)
Buhari cüz'ünde İbnu Umer'den şöyle rivayet etmiştir.
161) Salim babası Abdullah'ın (namazın oturuşundan) kalkmak istediği vakit ellerini kaldırdığını haber verdi. (Bu eseri Buharı cüz'ünde (12) rivayet etmiştir.)
162) Resûlullah (S.A.V.) {ikinci rek'atını) oturuşundan kalkacağı zaman, tekbir getirir sonra kalkardı.(Bu hadisi Ebu Ya 'la Müsnedin 'de ceyyid bir senedle rivayet etmiştir.)
Bu hadisin tam metnini burada nakledemememin sebebi kitab'ın aslı (mahtut'dur) yani basılmamıştır. Şu an Pakistan'da arkadaşlarımızdan birisi tarafından tashih edilmektedir. Seneye basılacağım ümid etmekteyiz.

İKİNCİ TEŞEHHÜD'DE SÜNNET OLAN OTURUŞUN BEYANI

163) Muhammet! İbnu Atnr bin Ata'nın şöyle haber verdiği rivayet olundu. Resûlullah (S.A.V.)'in ashabından bir takım zevat ile otururken, Nebiyyi (S.A.V.)'in namazından bahsettik. Ebu Humeyd Es-Saidİ dediki: Resûlullah (S.A.V.)'in namazını en iyi bileniniz ben idim..........
(Namazın) son teşehhüdünde oturduğu vakit, sol ayağını ileri alıp ve diğerini (yani sağ ayağını) dikerek mak'ad' üstüne otururdu.(Bu hadisi Buharı (828) ve Ebu Davud (963) rivayet etmişlerdir.)
164) Abdullah İbnu Zubeyr (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) namazda oturduğu zaman sol ayağın,(sağ) uyluğu ile (sağ) baldırı arasına doğru getirir, sağ ayağını
da yayardı........(Bu hadisi Müslim (579) rivayet etmiştir.)
165) Ebu Humeydi es-Saidi (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.)'i ikinci rek'atierde oturduğu vakit, sol ayağının üzerine oturduğunu ve sağ ayağını da diktiğini, namazın dördüncü rek'atında oturduğu vakit ise sol kalçasını yere değdirecek şekilde oturup, ayaklarının uçlarını ise sağ tarafından çıkardığını gördüm! (Bu hadisi Ebu Da vud(965) ve Beyhaki Sünen 'i Kübra 'da (2/128) hasen bir senedle rivayet ermiş/erdir).
TEŞEHHÜD'DE KADINLARINDA ERKEKLER GİBİ OTURACAĞI

166) Mekhuldan, (şöyle rivayet olunmuştur):Ümmü'd-Derda (R.A.) namazının (teşehhüdünde) erkek oturuşu gibi otururdu. Ve kendisi "fakihe" idi.(Bu hadisi Buharı Sahihin'de ta'tikan (827) Tarihî Sağir'da mevsulan ve İbnu Ebi Şeybe Musannef'de (1/270) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)
Buraya kadar geçen mevzularda da görüldüğü gibi erkek ile kadının namazını ayıran hiç bir nass yoktur.
Mezheblerdeki değişik ibadet ta'rifleri tamamıyla sünnetten uzak içtihatlardır.
İkinci teşehhüdde de birinci teşehhüdde olduğu gibi tahiyyat ve salavat okunarak aşağıdaki tertip üzere devam edilir.

SELAMDAN ÖNCE YAPILAN DUA

167) Ebu Bekr (R.A.)'dan, bir defa ResûluISah (S.A.V.)'e (Yâ Resûlellah) bana bir dua öğret de onu namazımda okuyayım" dedi. Resûlullah (S.A.V.) de (öyle ise) şöyle de. "Kllahummc! İnni zalemtu nefsi zulmen kesiran ve la yağfiruz'zunube illa ente fağfirli meğfireten min indike ve'rhamni inneke ente'l-ğafurur'rahim."(Bu hadisi Buhari (834) ve Müslim (2705) rivayet etmişlerdir.)

SELAMDAN ÖNCE DÖRT ŞEYDEN İSTİAZE OLUNACAĞI

168) Ebu Hureyre (R.A.)'dan, diyor ki:Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurdu: "Her hangi bîriniz son teşehhüdü bitirdiği zaman dört şeyden: Cehennem azabından, kabir azabından, hayat ve ölüm fitnelerinden ve Mesih Deccal'in şerrinden Allah'a sığınsın."(Bu hadisi Müslim (588) rivayet etmiştir.)
169) Resûlullah'ın zevcesi mü'minlerin annesi Aişe (R.A.)'dan şöyle haber verdi: Resûlullah (S.A. V.) namazının sonunda):"Allahunmıe! İnni euzu bike min azabi'l-kabri ve euzu bike min fitneti'l-mesihi'd-deccali ve euzu bike min fitneti'i-mahya ve'l-memat. Allahumme! İnni euzü bike mine'l-me'semi ve'I-mağram" diye dua ederdi. Biri kendisine: "Yâ Resûlullah borçtan ne de çok istiaze ediyorsun" dedi. Bunun üzerine: "İnsan borçlandığı vakit söz söyler de yalan uydurur, söz verir de sözünde durmaz" buyurdu.(Bu hadisi Buharı (832) ve Müslim (589) rivayet etmişlerdir.)

BU DUAYA İHTİMAMIN BEYANI

170) Müslim İbmı'l-Haccac şöyle dedi:Bana baliğ oldu ki, Tavus İbnu Keysan kendi oğluna: "Namazında bu kelimelerle dua ettin mi?" diye sordu. Oğlu: "Hayır" dedi. Tavus: "Namazını yeniden kıl. Çünkü hiç şübhesiz baban Tavus bu hadisi üç yahud dört sahabiden rivayet etti, yahut dediği gibi" dedi(Bu eseri Müslim (590) rivayet etmiştir.)

NAMAZDAN ÇIKIŞ VE SELAM

171) Ali (R.A.)'dan, (şöyle dedi:)Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: Namazın anahtarı taharettir: Tahrimi tekbirdir ve tahlili ise teslimdir.(Bu hadisi. EbuDavud'(61} Tirmizi(3) ve İbnu Mace (275) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

NAMAZDAN ÇIKARKEN SELAM VERİRKEN ARKADAN YANAKLARIN GÖRÜLECEĞİ

172) Amir'in babası Sa'd (R.A.)'dan, şöyle dedi: Ben Resûlullah (S.A.V.)'i sağ ve sol tarafına selam verirken görürdüm. Hatta (bu sırada arkadan) yanağının beyazlığını görürdüm.(Bu hadisi Müslim (582) Ebu Da vud (996) Tirmizi (295) ve İbnu Mace (914) rivayet etmişlerdir.)

SELAMIN KEYFİYYETİNİN BEYANI

173) Alkame'nin babası Vail (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) ile namaz kıldım. (Namazdan çıkarken) sağına selam verdiğinde esselamü aleyküm ve rahmetuilahi ve berekatuhu, soluna selam verdiğinde ise,esselamü aleyküm ve rahmetullah, derdi.(Bu hadisi Ebu Davud (997) îbnu Huzeyme (728) ve Taberani Kebir'de (10191) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

Rukuya Gidiş

70) Salim babası Abdullah (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.)'i namaza başladığı zaman, ruku'a gitmezden evvel ve birde ruku'dan doğrulduğu zaman ellerini omuzları hizasına vardırıncaya kadar kaldırdığını gördüm, İki secde arasında (ellerini) kaldırmazdı.(Bu hadisi Buhari (735) Müslim (390) Ebu Davud (721) Tirmizi (255) Nesei (2/126) ve İbnu Mace (858) rivayet etmişlerdir.)
Ruku'a giderken ve ruku'dan kalkarken el kaldırma hadisi Resûlullah (S.A.V.)'den sabit olan bir ameldir. Bu Ümmetin âlim'lerinin cemi'si bu amelin subutunda ve tatbikinde ittifak etmişlerdir. Sadece Ehli-Rey muhalefet ederek bütün Ümmetin ittifakından ayrılmışlardır.
Bu hadisi Allah Resûlullah'dan elliye yakın sahabe rivayet etmişlerdir. Buhari Ehli Rey'in bu muhalefetine dayanamayarak bu mevzuda "Refu'l-yedeyn fi'ssalet" namazda elleri kaldırma diye bir risale telif etmiştir. Bu Risale Pakistan'da basılmıştır.
Bu hadisi rivayet eden sahabelerden bazıları şunlardır. İbnu Umer, Malik İbnu'l-Huveyris, Enes İbnun Malik, Vail İbnu Hucr, Ebu Hureyre, ebu Humeyd es-Saidi, Ebu Bekr, Umer İbnu'l-Hattab, Usman İbnu Affan, Ali tbnu Ebi Talib, Sehl İbnu Sa'd, Muhammed İbnu Mesleme, Ebu Katade, Cabir İbnu Abdullah, İbnu Abbas, Umeyr İbnu Habib, Ebu Musa el-Eşari, Ebu Useyd, Abdullah İbnu Zubeyr, Ebu Said, Ümmü Darda, bizim şu ana kadar toparlaya bildiğimiz bu kadar Allah nasip ederse bu mevzuda bir risale yazmayı düşünüyoruz.

RUKU'DA ELLERİN DİZ KAPAKLARIN ÜZERİNE KONULACAĞI VE BUNUN EMİR OLDUĞU
71) Ebu Ya'fur, Mus'ab İbnu Sa'd-ı şöyle derken işittiğini rivayet etti:Babamın yanında namaz kıldım, (ruku'da) avuçlarımı bir birine bitiştirip iki baldırımın arasına koydum. (Bu hareketimi gören) babam beni bundan nehyetti. Dedi ki: Biz bunu yapıyorduk. Fakat sonra bunu yapmaktan nehyolunduk. Ve ellerimizi dizkapakların üzerine koymakla emrolunduk. (Bu hadisi Buhari (790) ve Müslim (535) rivayet etmişlerdir.)
72) Abbas İbnu Sehl'den, şöyle dedi:"Ebu Humeyd, Ebu Useyd, Setıl İbnu Sa'd ve Muhammed İbnu Mesleme toplanarak Resûlullah (S.A.V.)'in namazını müzakere ettiler. Ebu Humeyd dedi ki: "Resûlullah (S.A.V.)'in namazını en iyi bileniniz benim. Resûlullah (S.A.V.) ruku'a vardı, dizkapaklannı tutar gibi ellerini dizkapaklarının üzerine koydu. Kollarını gerdi ve koltuklarını kaldırdı."
(Bu hadisi Ebu Davud (734) ve Tirmizi (260) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

RUKU'DA EL PARMAKLARININ DİZ KAPAKLARIN ÜZERİNDE AÇILACAĞI

73) Alkame't-lbnu Vail babasından şöyle rivayet etti: Resûlullah (S.A.V.) Ruku'a gittiği zaman (dizkapaklarmın üstünde) parmaklarını açardı.(Bu hadisi Hakim (1/224) sahih bir senedle rivayet etmiştir.)

RUKU'DA BELİN DÜMDÜZ TUTULACAĞI

74) Raşid, Vabisa (R.A.)'yu şöyle derken işittiğini rivayet ediyor: Resûlullah (S.A.V.)'i namaz kılarken gördüm. Ruku'ya gitiği zaman belini dümdüz yaptı. Öyle ki üzerine su dökülse belinde eyleşirdi.(Bu Hadisi Ibnu Mace (872) Taberani Kebirde (12781) ve Sağırda (1/31) Ahmedin oğlu Abdullah'da Müsnedin zevaidinde sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

RUKU'DA BAŞ'IN BEL İLE BERABER DÜMDÜZ TUTULACAĞI

75) Ebu Humeyd Essaidi (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) namaza durduğu zaman .... (Hadisin burasını zikrettikten sonra şöyle devam etti). Sonra ruku'ya gitti ve ellerini diz kapaklarının üstüne koydu. Sonra başını ne aşağı sarkıttı ne de yukarı kaldırdı. (Yani beli ile başını ayriı hizada dümdüz tuttu.)(Bu hadisi Ebu Davud (730) sahih bir senedle rivayet etmiştir.)

RUKU'DAKİ ZİKRİN BEYANI

76) Huzeyfe (R.A.)'dan, Resûlullah (S.A.V.) ile namaz kılıp, Resûlullah (S.A.V.)'in rukusunda, "Subhane Rabbiye'1-Azîm" dediğini rivayet etti.(Bu hadisi Ebu Davud (871) ve Tirmizi (262) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)
77) Aişe (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) ruku'unda ve sucudunda: "Subhaneke ellahumme! Rabbena ve bihamdike ellahumme-ğfirli." Teşbih ve istiğfarını çokça söylerdi. (Resûlullah bunu demekle) Kur'ân'a imtisal ediyordu.(Bu hadisi Buharı (794) Müslim (484) Ebu Davud (877) ve Nesei (2/190) rivayet etmişlerdir.)
77) Aişe (R.A.) şöyle haber verdi:Resûlullah (S.A.V.) ruku'sunda ve sucudunda: Subbuhun kuddûsun. Rabbul melaiketi ve'r-ruh derdi.(Bu hadisi Müslim (487) Ebu Davud (827) Nesei (2/224) rivayet etmişlerdir.)

RUKU'DA Kİ İTMİ'NAN-IN FARZİYYETİNİN BEYANI

79) Enes (R.A.)'dan, (şöyle dedi):Resûlullah (S.A.V.) "Ruku'u ve sucud'u tastamam yapınız. Allah'a yemin ederim ki rüku, ettiğinizde ve secdeye vardığınız zaman ben sizleri muhakkak arkamdan da görüyorum" buyurdu.(Bu hadisi Buharı (741) ve Müslim (425) rivayet etmişlerdir.)
RUKU'NUN VE SUCUD'UN NASIL TAMAM OLDUĞU

80) Bera İbnu Azib (R.A.)'dan, şöyle dedi: Muhammed (S.A.V.) ile birlikte kılman namazı gözetleyip dikkat ettim. Kıyamını, ruku'unu, ruku'dan sonraki itidalini, secdesini, iki secde arasındaki oturuşunu, tekrar secdesini ve selam vermekle kalkıp gitmesi arasındaki oturuşunu takriben müsavi buldum.(Bu hadisi Müslim (471) rivayet etmiştir.)

RUKU'SUNU VE SUCUD'UNU TAM YAPMAYAN ADAMA RESÛLULLAH'IN NAMAZINI İADE ETTİRMESİ

81) Ebu Hureyre (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Resûlııllah (S.A.V.) mescide girdi derken biride girip namaz kıldı. Sonra Resûlullah (S.A.V.)'e gelip selam verdi. Resûlullah (S.A.V.) selamını aldıktan sonra: Adama "Dönde namazını yeniden kıl." Çünkü sen namaz kılmadın buyurdu. O kimse namazını yemden kılıp Resûlullah.'ın yanına gelip selam verdi. Resûlullah (S.A.V.) selamını aldıktan sonra tekrar adama "Namazını yeniden kıl çünkü sen namaz kılmadın" buyurdu. (Bunu üç kere tekrar etîi.) Nihayet o kimse: Seni hak ile yollayan Allah'a yemin ederim ki, bunun başka türlüsünü bilmiyorum. Bana (doğrusunu) öğret dedi.
Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "Namaza durduğun vakit ihram tekbirini al, sonra ne kadar kolayına gelirse o kadar Kur'ân oku. Sonra ruku'a varıp ta mut'main oluncaya kadar dur. Sonra başını kaldırıp ayakta doğruluncaya kadar dur.
Sonra secdeye var ve mut'main oluncaya kadar kal. Sonra başını kaldırıp ta mut'main oluncaya kadar otur. Sonra tekrar secdeye var ta mut'main oluncaya kadar kal. Sonra bunu namazının hepsinde (böyle) yap." (Bu hadisi Buharı (793) Müslim (397) Ebu Davud (856) Tirmizi (303) Nesei (2/124) ve Ibnun Mace (1060) rivayet etmişlerdir.)

RUKU'SUNU VE SUCUD'UNU TAM YAPMAYANIN NAMAZININ BATIL, KENDİSİNİNDE MİLLET'İ- MUHAMMED'DEN GAYRI BİR MİLLET ÜZERE ÖLECEĞİ

82) Süleyman, Zeyd İbnu~ Vehb'i şöyle derken işittiğini rivayet ediyor:Huzeyfe (R.A.) Rüküşünü ve sucudunu tam yapmayan bir adam gördü. Adama, sen namaz kılmadın. Eğer (bu halinle yani bu namaz kılışınla) ölmüş olsaydın, Allah'ın Resulünü yaratmış olduğu fıtrattan gayrı bir fıtrat üzere ölürdün dedi.(Bu hadisi Buharı (791) rivayet etmiştir.)
Ahmed İbnu Hanbel'in rivayetinde ise şöyle bir ziyadelik vardır.
Huzeyfe (R.A.) (Rüküşünü ve sucudunu tam yapmayan) adama şöyle dedi: Ne zamandan beri bu namazı böyle kılıyorsun? Adam kırk seneden beri böyle kılıyorum (diye cevab) verdi. Huzeyfe yeniden adama sen kırk seneden beri namaz kılmamışsın.Eğer bu namaz kılışınla ölmüş olsaydın, Muhammed (S.A.V.) yaratıldığı fıtrattan gayrı bir fıtrat üzere Ölürdün dedi.(Bu hadisi Ahmed (5/384) sahih bir senedİe rivayet etmiştir.)
83) Ebu Abdullah El-Eş'ari (R.A.)'dan, (şöyle dedi:)Resûlullah (S.A.V.) Rüku'sunu tam yapmayan ve sucud'unu tavuğun mısır tanelemesi gibi yapan birini gördü.
Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "Eğer bu adam şu hali (yâni namaz kılışı) üzere Ölseydi, Millet'i-Muhammed'den gayrı bir millet üzere ölürdü." Ve sonra şöyle dedi:
"Ruku'sunu tam yapmayan, sucud'unu tavuğun mısır tanelemesi gibi yapanın misali, aç birisinin bir veya iki tane hurma yemesi nasıl açlığını gidermez ise, (ruku'sunu ve sucud'unu tam yapmayan da namaz kılmamıştır.)"
Ravi Ebu Salih dedi ki: Ebu Abdullah'a bu hadisi Resûlullah'dan kendisine kimin rivayet ettiğim sordum.
Dedi ki: Umeraul-Ecnad (yani Filistin, Ürdün, Humus,Kansirin, Şam) vilayetlerinin emirleri olan Amr İbnu'1-As,Halid Ibnu'l-Velid, Şurahbil Ibnu Hasene, Resûlullah'dan işitmişler dedi.(Bu hadisi îbnü Huzeyme (665) Beyhaki Sünende (2/89) Taberani Kebirde Ebu Ya 'la Musnedin 'de hasen bir senedle rivayet etmişlerdir,)

RUKU'DAN KALKARKEN "SEMİALLAH'U LİMEN HAMİDEH" DENİLECEĞİ

84) Malik İbnu'l-Huveyris (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.) Ruku'dan başını kaldırdığı zaman "Semiallah'u limen hamiden" derdi.(Bu hadisi Müslim (391) rivayet etmiştir.)
RUKU'DAN KALKARKEN ELLERİN OMUZLAR HİZASINA VARINCAYA KADAR KALDIRILACAĞI

85) Salim babası Abdullah'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.)'in namaz kılışını gördüm. Resûlullah (S.A.V.) namaza başladığı zaman, ruku'a gitmeden evvel ve birde ruku'dan doğrulduğu vakit ellerini omuzları hizasına vardırıncaya kadar kaldırırdı, îki secde arasında ise kaldırmazdı.
(Bu hadisi Buharı (735) Müslim (390) Ebu Davud (721) Tirmizi (255) Nesei (2/126) ve İbnu Mace (858) rivayet etmişlerdir.)

İMAM'LA NAMAZ KILANIN YALNIZ "ELLAHUMME RABBENA VE LEKE'L-HAMD" DİYECEĞİ

86) Ebu Hureyre (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: İmam (başını rukudan kaldırırken) Semi' allahu limen hamideh dediği zaman, sizde Ellahumme rabbena leke'l-hamdu deyiniz. Zira kimin bu kavli, Meleklerin kavline muvafakat ederse yapmış olduğu günahlar mağfiret olunur. (Bu Hadisi Buharı (796) vs Müslim (409) rivayet etmişlerdir.)

RUKU'DAN BELİNİ DOGRULTMAYANIN NAMAZININ YETERLİ OLMADIĞI

87) Ebu Mesude'l-Ensari (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "Ruku'dan ve secde'den belini doğrultmayanın namazı yeterli değildir."(Bu hadisi Ebu Davud (855) Tirmizi (265) İbnu Mace (870) İbnu Hibban (501) ve Ahmed (4/122) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

BAŞI İMAMDAN ÖNCE KALDIRMANIN YASAK OLDUĞU

88) Ebu Hureyre (R.A.)'dan, şöyle dedi:Muhammed (S.A.V.) buyurdu ki: "Başını imamdan evvel kaldıran, Allah'ın onun başını eşek başına tahvil etmesinden korkmaz mı?"(Bu hadisi Buharı (691) ve Muslim (427) rivayet etmişlerdir.)

RUKU'DAN KALKTIKTAN SONRA ELLERİ TEKRAR GÖĞÜSÜN ÜZERİNE KOYMA

89) Vail İbnu Hucr (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.)'i namaz için tekbir aldığı vakit, ellerini kulakları hizasına kadar kaldırdığını ve sonra ruku'ya giderken ve sonra Semiallahu limen hamideh deyip rukudan kalkarken de aynı şeyi yaptığım ve kıyamda da sağ eliyle sol elini tuttuğunu gördüm.Bu hadisi Ahmed (4/318) hasen bir senedle rivayet etmiştir.
İZAH
Bu Hadis'i Şerif, Resûlullah (S.A.V.)'in "iftitah" tekbirinden ve "ruku'dan" sonraki "kıyam" halinde ellerini göğsünün üzerine bağladığını ifade ediyor. Zira göğsün üzerine el koyma, "iftitah" tekbirinden sonraki kıyama hass olsaydı, hemen iftitah tekbirinden sonra ellerini göğsünün üzerinde bağladı diye ifade etmesi gerekirdi, îftitah tekbirinden sonra zikretmeyip, ruku'dan sonra bu hareketi tek isim altında, ruku'dan kalktıktan sonra "kıyam'da" sağı ile solunu tuttuğunu gördüm demesi, çok sarih bir ifade'i kelamdır.
Zira asıl olanda budur. Hem rukudan kalktıktan sonra eller salıverilecek diye zayıf da olsa bir rivayet mevcud değildir. Resûlullah (S.A.V.)'den gelen hadislerin cemi'si namazda kıyam halinde ellerin göğsün üzerine konulacağına delalet ediyor.

RESÛLULLAH (S.A.V.)'İN ZAMANINDA İNSANLARIN KIVAMDA ELLERİNİ GÖĞÜSLERİNİN ÜZERİNE KOYMAKLA EMROLUNDUKLARI

90) Sehl İbnu Sa'd (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) (Resûlullah (S.A.V.)'in zamanında) İnsanlar namazlarının (kıyamında) sağ ellerini sol kollarının üzerine koymakla emrolumurlardı. (Bu hadisi Buhari (740) ve Malik (1/159) rivayet etmişlerdir.)
91) Vail İbnu Hucr (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.)'i namazda kıyamda iken, sağ eliyle sol elini kabzettiğini gördüm.(Bu hadisi Ahmed (4/316) ve Nesei (2/125) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

RUKU'DAN KALKTIKTAN SONRAKİ DUA

92) İbnu Ebi Evfa (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) belini ruku'dan kaldırdığı zaman (şu sözleri) söylerdi: Semiallahu limen hamideh. Ellahumme! Rabbena leke'l-hamd. Mil'u-s-semavati ve mil'u-l-ard. Ve mil' u ma şi'te min şey'in ba'd. Ellahumme! Tahhirni bi's-selci ve'l-beredî ve'l-mai'l-barid. Ellahumme! Tahhirni mine'z-zunubi ve'1-hataye kemayunekka's-sevbu'l*ebyadu mine'l-vesahi.
Ey Allah'ım! Hamd sana mahsustur. Hem gök dolusu, yer dolusu ve bunlardan öte ne yaratmayı diledinse hepsinin dolusu hamd!
Ey Allah'ım! Beni kar ile dolu ite ve soğuk su ile tertemiz eyle!
Ey Allah'ım! Beni günahlardan ve hatalardan, beyaz kumaş kirden nasıl temizlenirse öyle temizle.(Bu hadisi Müslim (476) rivayet etmiştir.)
93) Ebu Said El-Hudri (R.A.)'dan, şöyle dedi:
Resûlullah (S.A.V.) başım ruku'dan kaldırdığında şöyle derdi. Rabbena leke'l-hamd. Mil'u-s-semavati ve'l-ard. Ve mil'u ma'şite min şey'in ba'd. Ehle's-sena'i ve'1-mecd. Ehakku ma kale'1-abdu ve kulluna leke abdım. Ellahumme! La mani'a limâ a'teyte ve la mu'tiye limâ mena'te. Ve la yenfe'u ze'1-ceddi mine'İ-ceddu.
Ey Rabbimiz olan Allah! Hamd sana mahsustur. Hem gökler dolusu, yerler dolusu ve bunlardan öte ne yaratmağı diledinse hepsinin dolusu hamd. Senaya, mecde layık olan Allah'ım! Her hangi bir kulun ki hepimiz de sana kuluz- en muhik olarak söylediği söz: Allah'ım! Verdiğine mani' olacak yok, vermediğini verecek yok. Taat ve rızana bedel hiç bir bahtiyara kendi bahtının yar olacağı yok.(Bu hadisi Müslim (477) rivayet etmiştir.)
94) Refa'at İbnu Rafi'i (R.A.)'dan, şöyle dedi:Biz bir gün Resûlullah (S.A.V.)'in arkasında namaz kılıyorduk. Başını rukudan kaldırdığında, Semiallahu limen hamideh dedi. Arkasından birisi "Rabbena ve leke'l-hamd. hamden kesiran tayyiben mübareken fih" dedi. Namazdan bittikten sonra konuşanın kim olduğunu sordu. O kelimeleri söyleyen adam, benim dedi. Resülullah (S.A.V.) buyurdular ki otuz küsur tane melek gördüm ben evvel yazacağını diye birbirleriyle yarış ediyorlardı.
(Bu hadisi Buharı (799) ve Ahmed (4/316) rivayet etmişlerdir.)

RUKUDAN KALKTIKTAN SONRAKİ İ'TİDALIN KEVFİYYETİ

95) Enes (R.A.)'dan, Resûlullah (S.A.V.)'i bize nasıl namaz kıldırırken gördüysem sizede öylece namaz kıldırmaktan vazgeçmeyeceğim dedi:
Enes'in namazını ta'rif eden ravî sabit İbnu Eslern El-Bunani şöyle dedi: Enes (R. A.) sizi yaparken görmediğim bir şey yapardı ki: Başını ruku'dan kaldırdığı vakit gören secde etmeği unuttu diyecek kadar ayakta dikilirdi. Başını secdeden kaldırdığı vakit iki secde arasında gören (ikinci secdeye gitmeyi) unuttu diyecek kadar dururdu.(Bu hadisi Buharı (800) ve Müslim (472) rivayet etmişlerdir.)

İMAMA MÜTABAAT ETMEK VE HAREKETLERİ İMAMDAN SONRA YAPMAK

96) Bera İbnu Azib (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A. V.) ile beraber namaz kılardıkta hiç birimiz, onu secdeye varmış olarak görmemize kadar belini bükmezdi. (Bu hadisi Buhari (811) ve Müslim (474) rivayet etmişlerdir.)

İMAM OTURARAK NAMAZ KILDIĞINDA CEMAATINDA

97) Zuhri dedi ki: Enes İbnu Malik'ten işittim şöyle diyordu: Resûlullah (S.A.V.) bir gün beygirden düştü de sağ yanı sıyrıldı. Biz hasta ziyareti yapmak için huzuruna girdik. Derken namaz vakti geldi. Resûlullah (S.A.V.) bize oturarak namaz kıldırdı. Biz de onun arkasında oturarak namaz kıldık. Namazı bitirdiği vakit şöyle buyurdu:
İmam ancak kendisine uyulsun diye imam yapılmıştır. Öyle olunca o tekbir aldığı zaman sizde tekbir alınız. O secdeye vardığı vakit siz de secdeye varınız. O kalktığında sizde kalkınız. O Semi Allahu ilmen hamideh dediği zaman sizler, Rabbena leke'1-hamd deyiniz. O oturduğu halde namaz kıldığı vakit hepiniz oturarak kılınız. (Bu hadisi Buharı (688) ve Müslim (411) rivayet etmişlerdir
.)

Safları Tesviyesi

1) Enes Ibnu Malik (R.A.)'dan, söyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) "Saflarınızı düzeltiniz. Çünkü saffın düzgünlüğü namazın tamamındadır" buyururdu.(Bu Hadisi Buhari (723) Müslim (433) Ebu Davud (66S)îbnu Mace (993) rivayet etmişlerdir.)
2) Ebu Hureyre (R.A.)'dan, (şöyle dedi:)Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "Safı ikame ediniz. Çünkü safın ikamesi, namazın güzelliğindendir." (Bu Hadisi Buhari (722) ve Müslim (435) rivayet etmişlerdir.)

SAFLARDAKİ DÜZGÜNSÜZLÜĞÜN MÜSLÜMANLAR ARASINDAKİ İHTİLAFLARIN SEBEBLERÎNDEN OLDUĞU

3) Ebu Mes'ud (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) namazdan evvel omuzlarımıza dokunarak şöyle derdi: "Doğru durunuz, ayrı ayrı hizalarda durmayınız ki, kalbleriniz birbirine muhalefet etmesin. Akıl ve ilim sahibleri hemen arkamda, onlardan sonra gelenler daha arkada, daha sonra gelenler daha arkada dursunlar", buyurdu. Ebu Mes'ud: "Siz ise bugün son derece ihtilaf üzeresiniz" buyurdu.(Bu Hadisi Müslim (432) rivayet etmiştir.)
4) Nu'man İbnu Beşir R.A dedi ki:Resulullah S.A.V i şöyle buyururken işittim: Ya saflarınızı düzeltirsiniz, ya da Allah'u Teala'nm yüzlerinizi ayrı ayrı şekillere çevireceğini muhakkak biliniz.
(Bu Hadisi Müslim (436) rivayet etmiştir,)

CEMAATIN SAFLARI TESVİYE ETMESİNİ ÖĞRENENE KADAR İMAMIN SAFLARI TESVİYE EDECEĞİ

5) Simak îbnu Harb'dan, (dedi ki:) Nu'man îbnu Beşir (R.A.)'dan işittim şöyle diyordu: Resûlullah (S.A.V.) saflarımızı, bir okçu yaptığı okları nasıl dümdüz ederse öylece dümdüz bir hale getirirdi. Bunu ta biz anlayıp layıkıyla öğreninceye kadar yaptı durdu. Nihayet günün birinde yine namaz kıldıracağında tam tekbir getirecekti ki, göğsü safdan dışarıya çıkmış birini gördü. Bunun üzerine: Ey Allah'ın kullan! Ya saflarınızı düzeltirsiniz ya da Allah'u Teala'nın yüzlerinizi ayrı ayrı şekillere çevireceğini biliniz" buyurdu.(Bu hadisi Müslim (436) rivayet etmiştir.)
6) Enes (R.A.)'dan, şöyle dedi:Namaz için kamet getirilmişti, Resûlullah (S. A.V.) yüzünü bize döndü: "Saflarınızı dosdoğru ve sımsıkı tutunuz. Hakikat ben sizi, arkamdan da görüyorum" buyurdu.
(Bu hadisi Buhari (719) rivayet etmiştir.)

İMAMIN, ARKA SAFLARI TESVİYE ETMESİ İÇİN BİRİSİNİ TAYİN ETMESİ

7) Nafi'den, (şöyle dedi:) Umer (R.A.) (namaza durmadan önce) safların tesviyesini emrederdi. Kendisine safların düzeltildiğini gelip haber verdikleri zaman tekbir alır namaza dururdu.(Bu hadisi Malik (1/158) sahih bir senedle rivayet etmiştir.)
8) Malik'in amcası Ebu Süheyl İbnu Malik babasından, şöyle rivayet ediyor. Şöyle dedi: "Usman İbnu Affan ile beraber olduğum bir sırada namaz için kamet getirildi. Ben ise Usmanla konuşuyordum. Bana da ayrıyeten "Sen de safta düzgün dur" desin diye. Ben Usmanla konuşmaya devam ediyordum, o da nialleri ile taşları düzeltiyordu. Ta ki safları tesviye etmek için tayin ettiği kimseler gelib safların tesviye olunduğunu haber verdiler. Ve bana da safda düzgün dur dedi ve tekbir getirdi." (Bu hadisi Malik (1/158) sahih bir senedle rivayet etmiştir.)

BİRİNCİ SAFIN FAZİLETİ

9) Ebu'Hureyre (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "Ön safdaki olan; (hayrı) bilse idiniz, veya bilselerdi. Kur'a atmak zaruri olurdu". (Bu hadisi Müslim (439) ve Buharı (721) rivayet etmişlerdir.)
10) Cabir İbnu Semure (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) bizim yanımıza çıkmıştı. Buyurdular ki: "Meleklerin Rableri huzurunda saf tuttukları gibi, saf tutmaz mısınız?" Biz: "Ey Allah'ın Resulü, melekler Rableri huzurunda nasıl saf tutarlar?" dedik. Resûlullah (S.A.V.) "önceki safı tamamlarlar ve sık tutarlar" buyurdu. (Bu hadisi Müslim (430) ve İbnu Mace (992)
11) Ebu Hureyre (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "Erkeklerin en hayırlı safları ilkleri, sevabı en az olanları da geridekilerdir. Kadınların en hayırlısı safları geridekilerdir, sevabı en az olanları da öndekilerdir." (Bu hadisi Müslim (440) Ebu Davud (678) Tirmizi (224) ve Nesei (2/93) rivayet etmişlerdir.)
12) Ebu Said El-Hudri (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.) sahabelerinin namaz saflarında gerileyişlerini gördü de onlara hitaben şöyle buyurdu: İlerleyin de bana uyun. Sizden sonrakiler de size uysunlar. Bir takım kimseler vardır ki, (birinci safdan) geri kala kala nihayet Allah'u Teala da onları geriletir.(Bu hadisi Müslim (438) ve Ebu Davud (678) rivayet etmişlerdir.)

BİRİNCİ SAFA İLİM VE AKIL SAHİBLERİNİN DURMAĞA DAHA ÇOK HAK SAHİBİ OLDUKLARI

13) Ebu Mes'ud (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) namazdan evvel omuzlarımıza dokunarak şöyle derdi: ".................Akıl ve ilim sahibleri hemen arkamda, onlardan sonra gelenler daha arkada, daha sonra gelenler daha arkada dursunlar" buyurdu.(Bu hadisi Müslim (432) rivayet etmiştir.)

İLİM SAHİBİNİN BİRİNCİ SAFDAKİ BİRİSİNİ GERİYE ÇEKİP, YERİNE DURABİLECEĞİ

14) Kays İbnu Ubad 'dan, (şöyle dedi:)Bir defasında ben, mescidde ilk safda bulunuyordum. Arkamdan bir adam bini serîce geriye çekti. Sonra benim yerime geçti. Nasıl namaz kıldığımı bilemedim. Namaz bitince birde ne göreyim beni geriye çeken adam Ubeyy İbnu Ka'b imiş. Bana şöyle dedi: "Delikanlı, Allah seni kötülüklerden korusun. Benim bu hareketim Resûlullah (S.A.V.)'in bize bir emridir. Bize kendi arkasına durmamızı emrederdi..........
(Bu hadisi Nesei (2/88) hasen bir senedle rivayet etmiştir, Ayrıyeten Şeyh Elbani Nesei'nin sahihinde (778) tahric etmiştir.)

SAFIN DÜZGÜN OLMASI NAMAZIN TAMAMINDAN OLDUĞU

15) Enes Ibnu Malik (R.A.)'dan, söyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) saflarınızı düzeltiniz. Çünkü safların düzgünlüğü namazın tamamındadır.(Bu hadisi Buhari(732) Müslim (433)Ebu Davud(668) veİbnu Mace (993) rivayet etmişlerdir.)

SAFIN DÜZGÜN OLMASI NAMAZIN GÜZELLİĞİNDEN OLDUĞU

16) Ebu Hureyre (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.)'den, buyurdu ki: "Saffı ikame ediniz. Çünkü safın ikamesi, namazın güzelliğindendir." (Bu hadisi Buhar i (722) ve Müslim (435) rivayet etmişlerdir.)

SAFLARIN NASIL TESVİYE EDİLECEĞİ VE İLK YAPILACAK İŞİN SAFDAKİLERlN AYNI HİZADA OLACAĞI

17) Ebu Mes'ud (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) namazdan evvel omuzlarımıza dokunarak şöyle derdi. "Doğru durunuz, ayrı ayrı hizalarda durmayınız.'' (Bu hadisi Müslim (436) ve Ebu Davud (664) rivayet etmişlerdir.)

SAFLARIN TESVİYESİNDE GÖĞÜSLERİNDE AYNI HİZADA OLACAĞI

18) Simak İbnu Harb'dan, (dedi ki:) Nu'man İbnu Beşir (R.A.)'dan, işittim şöyle diyordu: Resûlullah (S.A.V.) saflarımızı bir okçu yaptığı okları nasıl dümdüz ederse öylece dümdüz bir hale getirirdi. Bunu ta biz anlayıp layıkıyla öğreninceye kadar yaptı durdu. Nihayet günün birinde yine namaz kıldıracağında tam tekbir getirecekti ki, "göğsü safdan dışarıya çıkmış" birini gördü. Bunun üzerine: "Ey Allah'ın kulları! Ya saflarınızı düzeltirsiniz ya da Allah'u Teala'nın yüzlerinizi ayrı ayrı şekillere çevireceğini biliniz buyurdu.(Bü hadisi Müslim (436) rivayet etmiştir.)

SAFLARIN SIKLAŞTIRILIP BOYUNLARINDA AYNI HİZADA TUTULACAĞI

19) Enes İbnu Malik (R.A.)'dan (şöyle dedi:)Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "Saflarınızı sıklaştırın. Aralarını yakınlaştırın. Boyunlarınızı bir hizaya koyun. Nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki, ben safın boş kalan aralıklarından şeytanın hazef gibi girdiğini görüyorum.
Hazef: Hicaz taraflarında yetişen bir nev'i koyundur.(Bu hadisi Ebu Davud (667) ve Nesei (2/92) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

SAFLARIN TESVİYESİNDE OMUZLARINDA AYNI HİZADA OLACAĞI

20) Abdullah İbnu Umer (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "Saflarınızı ikame ediniz."Omuzlarınızı hizalayın." Aralıkları kapatın..............."(Bu hadisi Ebu Davud (666) Nesei (819) ve İbnu Huzeyme (1549) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

SAFLARIN TESVİYESİNDE OMUZLARI, DİZ KAPAKLARI VE AYAK TOPUKLARINI BİRBİRİNE BİTİŞTİRME

21) Enes (R.A.)'dan, (şöyle dedi:)Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "Saflarınızı dosdoğru tutunuz, hakikat ben sizi, arkamdanda görüyorum." (Enes şöyle dedi:) Her birimiz omuzunu, yanındakinin omuzuna, ayağını yanındakinin ayağına yapıştırırdı.(Bu hadisi Buharı (725) rivayet etmiştir.)
22) Ebu Kasım El-Cedeli, Nu'man İbnu Beşir'i şöyle derken işittiğini rivayet ediyor:
Resûlullah (S.A.V.) yüzünü insanlara döndürerek şöyle dedi: "Allah'a yemin ederim ki, ya saflarınızı dosdoğru tutarsınız, ya da Allah kalblerinizi birbirine çevirir. Nu'man İbnu Beşir (bu ikazdan sonra insanların) omuzunu, arkadaşının omuzuna, dizini arkadaşının dizine, topuğunu arkadaşının topuğuna yapıştırdığım gördüm" dedi.(Bu hadisi Ebu Davud (662) sahih bir senedle rivayet etmiştir.)

SAFLARI BİTİŞTİRENE ALLAH'IN VE MELEKLERİN DUA ETTİĞİ

23) Aişe (R.A.)'dan, (şöyle dedi:)Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "Allah'u Azze ye Celle ve Melekleri, saflardaki aralıkları bitiştirenlere dua ederler."(Bu hadisi İbni Huzeyme (1550) hasen bir senedle rivayet etmiştir.)

SAFLARI BİTİŞTİRENLERE RESÛLULLAH (S.A.V.) DUA EDİP BİTİŞTİRMEYENLERE DE BEDDUA ETTİĞİ

24) Abdullah Ibnu Umer (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: Saflarınızı ikame ediniz. Omuzlarınızı hizalayın. Aralıkları kapatın. Safa girmek isteyen kardeşlerinize yumuşak olunuz- Şeytanın girmesi için aralıklar bırakmayın. Ve kim safları bitiştirirse Allah ona rahmet etsin. Ve kim de bitiştirmez ise Allah'da ondan rahmetini kessin. (Bu hadisi Ebu Davud (666) Nesei (819) ve İbnu Huzeyme (1549) sahih senedle rivayet etmişlerdir.)

ERKEĞİN TEK BAŞINA SAF OLAMAYACAĞI VE SAFSIZ OLARAK KILMIŞ OLDUĞU NAMAZIN İADE ETTİRİLECEĞİ

25) Vabise (R.A.)'dan, (şöyle dedi:)Resûlullah (S.A.V.) saff gerisinde tek başına namaz kılan birini gördü. Ona namazını iade etmesini emretti.(Bu hadisi Ebu Davud (682) Tirmizi (230) İbnu Mace (1004) Ahmed (4/23) Ibnu Hibban (401) ve Beyhaki (3/105) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

KADINLARIN TEK BAŞINA SAF OLABİLECEĞİ

26) Enes îbnu Malik (R.A.)'dan, şöyle dedi:Ben ve yetim bizim evimizde Resûlullah (S.A.V.)'ın arkasında namaz kıldık. Annem -Ümmü Seleym de- arkamızda yalnız başına (saff) yapmıştı. (Bu hadisi Buharı (727) rivayet etmiştir.)

BİR VEYA İKi KİŞİ HALİNDE İMAMIN NERESİNE DURULACAĞI

27) Cabir (R.A.) Resûlullah (S.A.V.)'den şöyle nakletti:...........Hadis'in burasına uzunca zikrettikten sonra şöyle dedi
.......Sonra gelib Resûlullah (S.A.V.)'m sol tarafında namaza durdum. Resûlullah (S.A.V.) eliyle beni tuttu ve sağ yanında dikeltinceye kadar döndürdü. Takiben Cebbar îbmı Sahr geldi ve abdest aldı. Sonra gelib Resûlullah (S.A.V.)'in solunda namaza durdu. Resûlullah (S.A.V.) ikimizinde ellerimizi tutarak bizi arkasında dikeltinceye kadar geriye itti.......(Bu hadisi Buhari (726) muhtasaran ve Müslim (3010) rivayet etmişlerdir.)
28) Ubeydullah İbnu Abdullah (R.H.)'dan öyle dediği rivayet olundu: Gündüz ortası Ömer Îbnu'l-Hattab'ın nafile namaz kıldığı bir esnada yanına girdim ve bende arkasında namaza durdum. Beni sağ hizasına getirinceye kadar kendisine yaklaştırdı. (Sonra kölesi) Yerfe gelince ben geriye doğru çekildim beraberce (Yerfe'yle Ömer'in) arkasında saf yaptık. (Bu eseri Malik (1/154) ve Sega vi Şerh de (3/384) rivayet etmişlerdir. İsnadı ise sahihdir.)

İLLETE BİNAEN İMAMIN YANINA DURULABİLECEĞİ

29) Aişe (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) hastalığı sırasında Ebu Bekre insanlara namaz kıldırmasını emretti. Ebu Bekr namaz kıldırıyordu ki: (Urve şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.) nefsinde bir hafiflik bularak (cemaata) çıktı. Ebu Bekr insanlara namaz kıldırıyordu. Ebu Bekr Resûlullah (S.A.V.) geldiğini görünce yerini terk ederek gerilemeğe taşladı. Resûlullah (S.A.V.) yerinde kalması için işaret etti. Resûlullah Ebu Bekr'in hizasında-.yanı başına oturdu. Ebu Bekr Resûlullah'ın namazını kılıyor, insanlar da Ebu Bekr'in namazını kılıyorlardı.(Bu hadisi Buhari (683) rivayet etmiştir.)

DUVAR VEYA PERDE ARKASINDANDA İMAMA İKTİDA OLUNABİLECEĞİ

30) Aişe (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) geceleyin odasında namaz kılıyordu. Odanın duvarı alçak olduğundan dışarıdan insanlar Resûlullah (S.A.V.)'in namaz kıldığım gördüler. Bazıları gelib Resûlullah iktida edip namaz kılmaya başladılar. Sabahleyin bunu herkese anlattılar. Bunu duyanlarda ikinci gece gelib, Resûlullah (S.A.V.)'ın arkasında namaza durdular. Bunu iki veya üç gece yaptılar. Bundan sonra Resûlullah (S.A.V.) ayakta namaz kılmayı terk ederek oturdu. Sabahleyin Resûlullah (S.A.V.) neden böyle yapıldığı soruldu. De ki: Gece namazının üzerinize farz olmasından korktuğum için yaptım dedi.(Bu hadisi Buharı (729) rivayet etmiştir.)

İKİ DİREK ARASINDA SAF TUTMANIN YASAK OLDUĞU

31) Muaviyetu'bnu Kurre, babasından şöyle rivayet etti: Kurre (R.A.) dedi ki: Biz Resûlullah (S.A.V.) zamanında (safları kestiği için) direkler araşma saf tutmaktan nehy olunurduk. (Tutan görüldüğü zaman da) şiddetle uzaklaştırılırdık.(Bu hadisi İbnu Mace (1002) İbnu Huzeyme (1567) Ibnu Hibban (400) Hakim (1/218) Beyhaki (3/104) Tayalisi (1073) ve Taberani kebirde (19/31) basen bir senedle rivayet etmişlerdir.)

Secdeye Gidiş

98) Rifaa İbnu Rafı'i (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: insanlardan hiç birisinin namazı tamam olmaz...........Sonra rüku eder ta mafsalları mutmain oluncaya kadar (rukuda kalır) sonra Semi Allahu limen hamideh diyerek ta doğruluncaya kadar dikilir. Ve Allahu ekber der sonra secde eder mafsalları mutmain oluncaya kadar (secdede kalmadıkça)...... (Bu Hadisi Ebu Davud (857) ve Hakim sahih bir setıedle rivayet etmişlerdir.)
99) Ebu Bekr İbnu Abdurrahman dan, Ebu Hureyre (R.A.)'yu şöyle derken işittiğini haber verdi.
Ebu Hureyre (R.A.) dedi ki: Resûlullah (S.A.V.) secdeye gideceğinde tekbir getirirdi.(Bu hadisi Buharı (803) ve İbnu Huzeyme (624) rivayet etmişlerdir.)

NAMAZ KILAN,SECDEYE GiDERKEN ELLERİN OMUZLAR HİZASINA KADAR KALDIRILACAĞI

100) Malik îbnu Huveyris (R.A.)'den: O, Nebi (S.A.V.)'in, namazında, rüku ettiğinde, başım ruku'dan kaldırdığında ve secde ettiğinde, ............ ellerini kulakları hizasına kadar kaldırdığını görmüş.(Buhari Nesei(IÛ85) ve Dare Kutru' ( ) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)
Kıyamdan secdeye giderken, secdeden kalkarken, tekrar secdeye giderken, birinci ve üçüncü rek'aüardan kıyama kalkarken elleri tekbirle kaldırma hareketi Resûlullah. (S.A.V.)'den, sabit olan bir ameldir. 64 numaralı İbnu Umer Hadisiyle aralarında tenakuz varmış gibi görünmesine rağmen, İbnu Umer dahil on tane sahabeden naklonulmuştur. Bu rivayet mütenakız değil bilakis İbnu Umer'in rivayetinin ziyadesidir. Hadis İlmin'de ma'lum olduğu üzere sika'nın ziyadesi makbul'dur.

SECDEYE GİDERKEN ELLERİN DtZLERDEN ÖNCE KONULACAĞI

101) Ebu Hureyre (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "Sizden biriniz secde ettiği vakit, devenin çöktüğü gibi çökmesin. Önce ellerini, sonra dizlerini koysun."(Bu hadisi Ahmed (2/381) Ebu Da vud (840) Nesei (2/207)Darimi (1327) Dare Kutni (1/345) Tahavi (1/245) Beyhaki (2/99) ve Buharı Tarihinde (1/139) sahih bir senedle rivayetetmişlerdir.)
102) İbnu Umer R.A. dan. (şöyle dedi: Resulullah (S.A.V.) secde ettiği vakit ellerini dizlerinden önce koyardı.(Bu hadisiBuhari Ta'likan (803) Ibnu Huzeyme (627) Dari Kutni (1/344) Tahavi (1/254) ve Hakim sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

DİZLERİ ELLERDEN ÖNCE KOVMA HADİSİNİN ZAYIF OLDUĞU

103) Vail İbnu Hucr (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) secdeye gittiği vakit, dizlerini ellerinden önce koyardı. (Secdeden kıyama) kalktığı zamanda ellerini dizlerinden önce kaldırırdı.(Bu hadisi Ebu Davud (838) Tirmizi (268) ve İbnu Mace (882) zayıf bir senedle rivayet etmişlerdir.)
Ebu İsa (Tirmizi) bu hadis hasen garib'dir. "Şerik"den bu hadisi başka birinin rivayet ettiğini bilmiyoruz dedi.
Dare Kutni'de Sünenin'de "Şerik" rivayetinde teferrüd ettiği zaman onun rivayeti zayıfdır aedi.
Yukarıda görüldüğü gibi Vail'in hadisi seneden zayıfdır. Ma'lum olduğu gibi zayıf hadis'le amel etmek caiz değildir. Sahih olan Ebu Hureyre ve İbnu Umer hadîsidir.

YEDİ ÂZA ÜZERİNE SECDE ETME

104) İbnu Abbas (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurdu: Ahu, (eliyle burnu üzerine işaret eîti) eller, dizler ve ayak uçları oimak üzere yedi aza üzerine secde etmekle emrolundum. (Namaz kılarken) elbise v. 3aç toplamaktan neyh olundum.(Bu hadisi Buharı' (809) ve Müslim (490} rivayet etmişlerdir.)

KÖPEK OTURUŞU GİBİ SECDE YAPMANIN YASAK OLDUĞU

105) Enes İbnu Mâlik'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) "Secdede i'tidal üzere buiununuz. Hiç biriniz kolunu (secdede) köpek yayışı gibi yaymasın" buyurdu.(Bu hadisi Buhari (822) Müslim (493) Ebu Da vud (897) ve Tirmizi (276) rivayet efmişlerdır.)

SECDEDE AVUÇLARIN YERE KONULUP DİRSEKLERİN KALDIRILACAĞI

106) Bera İbnu Azib (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) "Secde ettiğinde, avuçlarım yere koy ve dirseklerini kaldır" buyurdu.(Bu hadisi Müslim (494) rivayet etmiştir.)

SECDEDE KOLLARIN BİR KUZU GEÇEBİLECEK KADAR AÇILACAĞI

107) Meymune (R.A.)'dan, şöyle dedi:Nebiyyü (S.A.V.) secdedeye vardığı zaman, ufak bir kuzu istese kolları arasından geçerdi.(Bu hadisi Müslim (496) E bu Davud (898) ve Nesei (2/213) rivayet etmişlerdir.)

SECDEDE DİRSEKLERİN YANLARDAN UZAKLAŞTIRILACAĞI

108) Meymune (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) secdeye vardığı zaman dirseklerini yanlarından o kadar uzak tutardı kî, arkasında bulunan kimse koltuklarının açıklığını (beyazlığını) görürdü.(Bu hadisi Müslim (497) rivayet etmiştir.)
SECDEDE BURNUN VE ALNIN İYİCE YERE DAYANIP ELLERİNDE OMUZLAR HİZASINDA KONULACAĞI

109) Ebu Humeyd Es-Saidi (R.A.)'dan (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.) secdeye vardığında burnunu ve alnını iyice yere dayar, kollarını yanlarından ayırır ve ellerini de omuzlan hizasına koyardı. (Bu hadisi Ebu Davud (734) Tirmizi(270) ve Beğavi (647)sahih bir senedh rivayet etmişlerdir).
110) Nafi (R.H.)'dan (şöyle dedi:)İbnu Umer (R.A.) başında sank olduğu halde secde edeceği vakiî sarığını yukarı kaldırırdı, taki alnı secdece değsin diye. (Bu eseri Beyhaki Sünende (2/105) rivayet etmiştir.)

SECDEDE BURNUNU YERE DEĞDİRMEYENİN NAMAZININ OLMAYACAĞI

111) İbnu Abbas (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) namaz kılan bir adamın (secdede) burnunu yere değdirmediğini gördü ve şöyle dedi. Burnunu yere değdirmeyenin namazı yoktur.(Bu hadisi Darc Kutni (1/348) Taberani (11917) ve E bu. Nuaym Ehbaru İsfehan'da "Abdurrezzak (2982) ve Beyhaki sünende (2/104)" sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)
112) İbnu Abbas (R.A.)'dan Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki; "Her kim ki secde ettiği zaman burnu ile alnım yere yapıştımazsa onun namazı yeterli değildir."(Bu hadisi Taberani Kebir 'de (11917) ve Evsaı 'ta (3/7) 'de rivayet etmiştir. HeysemiMecmauz'Zevaide(3/136)ravileri sikadır demiştir.)

SECDEDE EL PARMAKLARININ BİTİŞTÎRİLECEĞİ

113) Vail İbnu Hucr (R.A.)'dan, (şöyle dedi:)Nebiyyu (S.A.V.) secde ettiği zaman el parmaklarını bitiştirirdi.(Bu hadisi İbnu Huzeyme (642) ve Beyhaki (2/112) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

SECDEDE EL PARMAKLARININ KIBLEYE TEVCİH ETTİRİLECEĞİ

114) Bera İbnu Azib (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûluliah (S.A.V.) secde ettiği zaman ellerini yere koyar,el ve parmaklarını kıbleye doğru çevirirdi.(Bu hadisi İbnu Huzeyme (643) ve Beyhaki (2/İ13) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

SECDEDE AYAK TOPUKLARINI DİKME VE BUNUN EMiR OLDUĞU

115) Aişe (R.A.)'dan, şöyle dedi:Bir gece Resûluliah (S.A.V.)'i yataktan kaybettim. Bunun üzerine kendisini araştırmağa başladım. Derken kendisini mescidde iki ayakları dikilmiş olarak secde halinde iken elirn ayaklarının altına değdi...........(Bu hadisi Müslim (486) İbnu Huzeyme (655) ve Beyhaki (2/116) rivayet etmişlerdir.)
116) Amir İbnu Sa'd (R.A.) babasından şöyle rivayet etmiştir. Resûluliah (S.A.V.) namazda elleri yere koymayı ve ayaklann topuklarını dikmeyi emrederdi.(Bu hadisi Hakim (1/271) ve Abdurrazzak (2944) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

SECDEDE AYAK TOPUKLARININ BİTlŞTİRİLECEĞİ

117) Urve't-tbnu Zubeyr, Resûlullah'm ailesi Aişe'nin şöyle dediğini rivayet ediyor: Aişe buyurdu ki: Resûlullah (S.A.V.) (bir gün) benim yatağımda idi ve onu kaybettim. Ve derken aramağa başladım ve onu secdede ayak topukları bitişik bir halde buldum.............(Bu hadisi îbnu Huzeyme (654) ve Beyhaki (2/U6) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

AYAK PARMAK UÇLARININ KIBLEYE TEVCİH EDİLECEĞİ

118) Muhammed Ibnu Amr bin Ata'nın şöyle dediği rivayet olunuyor. Resûlullah (S.A.V.)'in ashabından bir takım zevat ile beraber otururken, Nebiyyi (S.A.V.)'in namazından bahsettik. Ebu Humeyd-i-s-Saidi dediyki: Resûluîlah (S.A.V.)'in namazını en iyi bileniniz ben idim. Gördüm ki.
......... Resûlullah (S.A.V.) secde ettiğinde kollarını yere yaymaksızın ve bir birine yapıştırmaksızın (yere) koyup ayaklarının parmaklarını kıbleye karşı getirirdi.(Bu hadisi Buharı (828) ve Ebu Davud (963) rivayet etmişlerdir.)

SECDEDEKİ DUA VE ZİKRİN BEYANI

119) Ebu Hureyre (R.A.)'dan, (şöyle dedi:)Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "Kulun Rabbına en yakın olduğu hal, secde ederken ki, halidir. Binaen aleyh duayı çoğaltın."(Bu hadisi Müslim (482) rivayet etmiştir.)
120) Huzeyfe (R.A.)'dan, Resûlullah (S.A.V.) ile namaz kıldı. Ve secdelerinde "Subhane rabbiyel-ala" derdi diye rivayet etti.
(Bu hadisi Ebu Davud (871) ve Tirmizi (262) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)
121) Ebu Hureyre (R.A.)'dan, Resûlullah (S.A.V.)'in secdelerinde şöyle dua ettiğini rivayet etti:
"Ellahumme'ğfirli zenbi kullehu dıkkahu ve cillehu ve evvelehu ve ahirehu ve alaniyetehu ve sırrah."
Ey Allah'ım! Küçük ve büyük, ilkini ve sonuncusunu, aşikâr ve gizli, (yaptığım) bütün günahlarımı mağfiret et. (Su hadisi Müslim (483) ve Ebu Da vud (878) rivayet etmişlerdir.)
122) Aişe (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resülullah (S.A.V,) ruku'unda ve sucud'unda: "Subhaneke ellahumme! Rabbena ve bihamdike dlahumme'ğfirli" teşbih ve istiğfarını çokça söylerdi. (Resülullah (S.A.V.) bunu demekle) Kur'ân'a imtisal ediyordu.(Bu hadisi Buharı (794) Müslim (484) Ebu Da vud (877) ve Nesei (2/190) rivayet etmişlerdir.)
123) Mutarrıf İbnu Abdullah, Aişe (R.A.)'nın kendisine şöyle haber verdiğini rivayet etti: Resülullah (S.A.V.) ruku'sunda ve sucud'unda: "Subbuhun kuddusun. Rabbul'meleiketi ve'r-ruh" derdi.(Bu hadisi Müslim (487) Ebu Da vud (827) veMesei (2/224) rivayet etmişlerdir.)

SECDEDEKİ İTMİ'NAN-IN FARZİYYETİNİN BEYANI

124) Enes (R.A.)'dan, (şöyle dedi:)ResûluUah (S.A.V.) "Ruku'u ve sucud'u tastamam yapınız. Allah'a yemin ederim ki, rüku ettiğinizde ve secdeye vardığınız zaman ben sizleri muhakkak arkamdanda görüyorum" buyurdu.(Bu hadisi Buharı (741) ve Müslim (425) rivayet etmişlerdir.)

RUKU'NUN VE SUCUD'UN NASIL TAMAM OLDUĞU

125) Bera İbnu Azib (R.A.)'dan, şöyle dedi: Muhammed (S.A.V.) ile birlikte kılınan namazı gözetleyip dikkat ettim. Kıyamını, ruku'unu, ruku'dan sonraki iti'dalini, secdesini, iki secde arasındaki oturuşunu, tekrar secdesini, selam vermekle kalkıp gitmesi arasındaki oturuşunu takriben müsavi buldum.(Bu hadisi Müslim (471) rivayet etmiştir.)

RUKU'SUNU VE SUCUD'UNU TAM YAPMAYAN ADAMA RESÛLULLAH'IN NAMAZINI İADE ETTİRMESİ

126) Ebu Hureyre (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.) mescide girdi derken biri de girip namaz kıldı. Sonra Resûlullah (S.A.V.)'e gelip selam verdi. Resûlullah (S.A.V.) selamını aldıktan sonra: Adama "Dönde namazım yeniden kıl. Çünkü sen namaz kılmadın" buyurdu. O kimse namazını yeniden kılıp Resûlullah (S.A.V.)'m yanına gelip selam verdi. Resûlullah (S.A.V.) selamını aldıktan sonra tekrar adama "Namazını yeniden kıl, çünkü sen namaz kılmadın" buyurdu. (Bunu üç kere tekrar etti.) Nihayet o kimse: "Seni hak İle yollayan (Allah'a yemin ederim ki, bunun başka türlüsünü bilmiyorum. Bana (doğrusunu) öğret" dedi.
Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "Namaza durduğun vakit ihram tekbirini al, sonra ne kadar kolayına gelirse o cadar Kur'ân oku. Sonra ruku'a varıp, ta mut'main oluncaya kadar dur. Sonra başım kaldırıp ayakta doğruluncaya kadar dur. Sonra secdeye var ve mut'main oluncaya kadar kal. Sonra başını kaldırıp taa mut'main oluncaya kadar kal. Sonra bunu namazının hepsinde (böyle) yap."(Bu hadisi Buharı (793) Müslim (397) Ebu Da vud (856) Tirmizi (303) Nesei (2/124) ve İbnuMace (1060) rivayet etmişlerdir.)

RUKU'SUNU VE SUCUD'UNU TAM YAPMAYANIN NAMAZININ BATIL, KENDİSİNİN DE MİLLET'İ MUHAMMED'DEN GAYRI BİR MİLLET ÜZERE ÖLECEĞİ
127) Süleyman, Zeyd îbnu Vehb'i şöyle derken işittiğini rivayet ediyor.
Huzeyfe (R.A.) ruku'sunu ve sucud'unu tam yapmayan bir adam gördü. Adama, "Sen namaz kılmadın, eğer (bu halinle yani bu namaz kılışınla) ölmüş olsaydın, Allah'ın Resulünü yaratmış olduğu fıtrattan gayrı bir fıtrat üzere ölürdün" dedi.(Bu hadisi Buharı (791) rivayet etmiştir.)
Ahmed İbnu HanbePin rivayetinde ise şöyle bir ziyadelik vardır.
128) Huzeyfe (R.A.) (Ruku'sunu ve sucııd'unu tam yapmayan) adama şöyle dedi: "Ne zamandan beri bu namazı böyle kılıyorsun?" Adam "Kırk seneden beri böyle kılıyorum (diye cevab} verdi." Kuzeyfe yeniden adama "Sen k:rk seneden beri namaz kılmamışsın. Eğer bu namaz kılışınla ölmüş olsaydın, Muhammed (S.A.V.)'in yaratıldığı fıtrattan gayrı bir fıtrat üzere ölürdün" dedi.(Bu hadisi Ahmed (S/384) sahih bir senedle rivayet etmiştir.)
129) Ebu Abdullah El-Eşari (R.A.)'dan, (şöyle dedi:)Resûlullah (S.A.V.) ruku'sunu tam yapmayan ve sucud'unu tavuğun mısır tanelemesi gibi yapan birini gördü.Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: Eğer bu adam şu hali (yani namaz kılışı) üzere Ölseydi, millet' i-Muhammed' den gayrı bir millet üzere ölürdü. Ve sonra şöyle dedi: Ruku'sunu tam yapmayan, sucud'unu tavuğun mısır tanelemesi gibi yapanın misali, aç birisinin bir veya iki tane hurma yemesi nasıl açlığını gidermez ise, (ruku'sunu ve sucud'unu tam yapmayanda namaz kılmamıştır.)
Ravi Ebu Salih dediyki: Ebu Abdullah'a bu hadisi Resûlullah'dan (kendisine) kimin rivayet ettiğini sordum. Dediyki: Umera'ul-Ecnad (yani Filistin, Ürdün, Humus, Kansirin, Şam) vilayetlerinin emirleri olan Amr İbnu'1-As, Halid İbnu'l-Velid, Şurahbil İbnu Hasene, Resûlulla'dan işitmişler dedi.(Bu hadisi İbnu Huzeyme (665) Taberani Kebirde Bbu Ya 'la Musnedinde hasen bir senedle rivayet etmişlerdir.)

SECDEDEN KALKIŞ

130) Ebu Bekr İbnu Abddarrahman, Ebu Hureyre (R.A.)'yu şöyle derken işittiğini rivayet ediyor Resûlullah (S.A.V.) namaza kalktığı zaman, ............Sonra başını (secdeden) kaldırırken tekbir getirirdi.
(Bu hadisi Buharı (789) VE Müslim (392) rivayet etmişlerdir.)
131) Rifaa îbnu Rafi'i (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: İnsanlardan hiç birisinin namazı tamam olmaz............... Sonra secde eder, ta mafsalları mutmain oluncaya kadar (secdede kalır.) Sonra Allah'u Ekber der, başını (secdeden) kaldırır ta oturur vaziyyete doğrulmadıkca..........(Bu hadisi Ebu Davud (857) ve Hakim sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

SECDEDEN KALKARKEN ELLERİN OMUZLAR HİZASINA KADAR KALDIRILACAĞI

132) Vail İbnu Hucr (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) ile beraber namaz kıldım. Resûlullah (S.A.V.) (namaza başlarken) tekbir aldığı vakit ellerini (omuzları hizasına kadar) kaldırdı.........Ve başını secdeden kaldırdığı vakitte ellerini (omuzları hizasına kadar) kaldırdı..............
(Bu hadisi Ebü Davud(723) ve Ahmed '(3/436)sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

İKİ SECDE ARASINDA SAĞ AYAĞIN DİKİLİP SOLUN YAYILARAK ÜZERİNE OTURULACAĞI

133) Rifaa İbnu Rafı (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) namazını beceremeyen adama, (namazı ta'rif ederken) şöyle buyurdu:...........Secde yaptığın vakit, secdende mütemekkin ol. (Başını secdeden) kaldırdığın zamanda sol baldırının üzerine otur.(Bu hadisiEbu Davud (859) Ahmed (4/340) ve İbnu Mace (893) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)
134) Abdullah İbnu Umer'in oğlu Abdullah, babasından naklederek şöyle dedi: Sağ ayağı dikib, parmaklan kıbleye döndürmek ve sol ayak üzerine oturmak, namazın sünnetindendir.(Bu hadisi Nesei (1158) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)
135) Abdullah İbnu Abdullah'dan, İbnu Umer (R.A.)'yu namazda oturduğunda bağdaş kurarak oturduğunu, gördüğünü haber verdi. Dediyki bende öyle yapmaya başladım. Ve ben daha o zaman yeni gelişmeye başlamış bir delikanlı idim. Abdullah İbnu Umer beni bu hareketimden menetti. Ve şöyle dedi: Namazda sünnet olan, sağ ayağı dikip solu yaymaktır. Bende, sen bağdaş kurarak oturuyorsun dedim. O da cevaben, ayaklarım (öyle oturmama) tahammül etmiyorda ondan (öyle oturuyorum) dedi.(Ba hadisi Buhari (827) rivayet etmiştir.)

İKİ SECDE ARASINDAKİ ZİKRİN KEYFİYYETİ

136) İbnu Abbas (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.) iki secde arasında şöyle derdi.
Allahumme'ğfirli, ve'rhamni, ve'cburni, ve'rfa'nî, ve'hdini,ve afini, ve'rzukei.
(Bu hadisi Ebu Da vud (850) Tirmizi (284) İbnu Mace (898) ve Hakim (1/262/271) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

İKİ SECDE ARASINDAKİ İ'TİDAL-IN KEYFİYYETÎ

137) Enes (R.A.)'dan,Resûlullah (S.A.V.)'i bize nasıl namaz, kıldırırken gördüysem size de öyîece namaz kıldırmaktan vazgeçmeyeceğim dedi:
Enes'in namazım ta'rif eden ravi Sabit İbnu Eşlem el-Bunani şöyle dedi: Enes sizi yaparken görmediğim bir şey yapardı: Başmı ruku'dan Valdırdıf: vakit gören (secde etmeği) unuttu diyecek kadar ayakta dikiîiıdi. Başını secdeden kaldırdığı vakit iki secde arasında gcıen (ikinci secdeye gitmeyi) ımııtîu diyecek kadar dururdu.(Bu hadisi Buhari (800) ve Müslim (472) rivayet etmişlerdir.)

İKİNCİ SECDEYE GİDİŞ

138) Rifaa İbnu Râfi (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûluüah (S.A.V.) buyurdu ki: İnsanlardan hiç birisinin namazı tamam olmaz............Sonra secde eder, tamafsaiian mutmain oluncaya kadar (secdede kalır.) Sonra Allshu Ekber der, başım (secdeden) kaldırır, ta oturur vaziyette doğrulur. Sonra Allahu Ekber der ve secdeye varıp ta mafsalları mutmain oluncaya (kadar secdede kalmadıkça)........"
(Bu hadisi Ebu Da vud (857) ve Hakim () sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

İKİNCİ SECDEDEN KALKEŞ

139) Rifaa îbnıı Rafi (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "İnsanlardan hiç birisinin namazı tamam olmaz............. Sonra başını kaldırarak tekbir getirir bunu yaptığı vakit namazı tamam olur."(Bu hadisiEbü Davud (857) ve Hakim () .sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

NAMAZIN TEK REK'ATINDAN KALKARKEN BİRAZ OTURMADAN KALKILMAYACAĞI

140) Malik İbnu'l-Huveyris (R.A.)'dan, Resûlullah (S.A.V.)'i namaz kılarken gördü. Resûlullah (S.A.V.) namazının tek rek'at terinden (ikinci veya dördüncü rek'atlere) kalkarken, biraz oturmadan kalkmadığını rivayet etti.(Bu hadisi Buharı (823) Tirmizi (287) ve İbnu Hüzeyme (686) rivayet etmişlerdir.)
İZAH
Hadisden istirabat edilen hüküm: Resûlullah (S.A.V.) namazının tek r ek' atlarından (yani birinci ve üçüncü rek'atlerden) bir sonraki rek'ate (yani ikinci ve dördüncü rek'atlere) kalkarken, secdeden doğrulduktan sonra bir müddet oturmadan ayağa kalkmadığını gördüğünü rivayet eden Malik İbnu' I-Huveyris "beni nasıl namaz kılar gördüyseniz öylece namaz kılın" hadisinin ravisidir.

NAMAZIN TEK REK'ATINDAN KALKARKEN YERE DAYANARAK KALKMA

141) Ebu Kilabe (R.A)'dan, şöyle dedi: Malik İbnu'l-Huveyris şu bizim mescidimize gelib bize namaz kıldırdı. Ve şöyle dedi: Namaz kıîmak arzum olmadığı halde size namaz kıldıracağım. Maksadım Nebiyyi (S.A.V.)'i nasıl namaz kılar gördüysem onu size göstermek istiyorum. Eyyub, Ebu Kilabe'ye onun namazı nasıldı diys sordum. Ebu Kilabe, onun namazı şu şeyhimizin (yani Amr İbnu Seleme'nin) namazı gibi idi dedi: Ve Eyyub, o şeyhimiz tekbiri itmam ederdi dedi: Başını ikinci secdeden kaldırdığı zaman oturur, ve (elleri ile) yere dayanır sonra ayağa kalkardı.(Su hadisi Buharı (824) ve İbnu Huzeyme (687) rivayet etmişlerdir.)
Ebu İshak El-Harbi'nin rivayetinde ise şöyledir. Resûlüllah (S.A.V.) secdeden kıyama kalkarken, ellerini hamur yoğurur gibi yapar ve yere dayanarak kalkardı.
Bu hadisin metnini buraya alamamamın sebebi, Ebu İshak'ın bu kitabının mahlut olmasıdır. Hadisin ma'nasını Şeyh Elbani'nin te'lifı olan Allah Resulü'nun namazının sıfatı isimli kitabından naklettim.

Dua ve Zikr

SELAMDAN SONRA YÜKSEK SESLE BÎR KERE TEKBÎR GETİRİLECEĞİ

1) Ibnu Abbas (R.A.)'dan, söyle dedi:Resûlullah (S.A.V.)'in namazdan bittiğini tekbir'den anlardım.(Bu hadisi Bahan (842) Müslim (X3) rivayet etmişlerdir.)

FARZ NAMAZINDAN SONRAKi ZİKRİN SESLİ OLACAĞI

2) Ibnu Abbas'ın azadlısı Ebu Ma'bed, Ibnu Abbas'ın şöyle dediğini haber verdi:' Resûlullah (S.A.V.)'in zamanında, cemaat farz namazından bitince, seslerini yükselterek zikr ederlerdi. Ibnu Abbas: "Ben zikir sesini işittiğimde (namazdan) bıtuklermı anlardım" dedi.(Bu hadisi Buhari(541) Müslim (583) rivayet etmişlerdir.)

SELAMDAN SONRA ÜÇ KERE ESTAĞFİRULLAH DENİLECEĞİ

3) Sevban (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) namazdan çıktığı zaman üç defa istiğfar eder ve şöyle derdi: "Allahumme! Ente's-selamü ve minke's-selamü. Tebarekete ya ze'l-celalî ve'l-ikram
Hadisin ravilerinden Velid dedi ki: Evzaiyye: İstiğfarın nasıl olduğunu sordum. "Estağfirullah - estağfirullah dersin" dedi.(Bu hadisi Buharı () ve Müslim (591) rivayet etmişlerdir.)

SELAM'DAN SONRA (LA İLAHE İLLALLAHU VAHDEHU LA ŞERİKE) NİN SONUNA KADAR YÜKSEK SESLE OKUNACAĞI

4) Ebu Zubeyr'den, şöyle dedi:Abdullah Ibnu Zubeyr (R.A.) her namazın selamından sonra şöyle derdi. La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh. Lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdu ve hüve ala külli şey'in kadir. La havle ve la kuvvete illa billah. La İlahe illalah. Ve la na'budu illa iyyah. Lehu'n-ni'metü ve lehü'l-fadlu ve lehü's-senau'l-hasen. La ilahe illallahu muhlisine lehü'd-dine ve lev kerihe'l-kafirun.
Ve Abdullah İbn Zubeyr: Resûlullah (S.A.V..)'in her namazdan sonra bu lafızları tehlil ederdi.(Yani bu kelimeleri yüksek sesle söylerdi) dedi.(Bu hadisi Müslim (594) rivayet etmiştir.)
5) Muğiret-t'İbnu Şu'be (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) her farz namazın arkasından şöyle derdi. La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh. Lehu'l-mülkü ve lehu'l-hamdu ve huve ala külli şey'in kadir. Ellahumme la mania lima a'teyte ve mu'tiye lima mena'te. Ve la yenfeu ze'1-ceddi minke'l-ceddü.(Bu hadisi Buharı (844) ve Muşum (593) rivayet etmişlerdir.)
Müslim'in rivayetinde farz namazın arkasında lafzı yoktur.Buhari ve Müslim'in rivayet ettikleri bu hadisi şerif bu zikrin farz ve nafile bütün namazların akabinde söylenebileceğine delildir.

NAMAZLARIN ARKASINDAN ALLAH'DAN, GÜZEL İBADET YAPABİLMEK İÇİN YARDIM İSTEME

6) Muaz İbnu Cebel (R.A.)'dan, şöyie dedi: ResûUıllah (S.A.V.) bir gün elinden tutarak, "Yâ Muaz Vallahi seni seviyorum." Muaz da "Yâ Resûlullah anam babam sana feda olsun, bende seni seviyorum." Resûlullah (S.A.V.) "Yâ Muaz! Her namazın arkasından şöyle demeyi terketmemeni sana vasiyyet ediyorum" dedi. Ellahumme e'inni ala zikrike ve şükrike ve husni ibadetike.(Bu hadisi Ahmed () Ebu Davud (1522) Nesei (3/S3) Tebarani Kebir'de (20/60) ve İbnu Sünni Ameü'l-Yevm de (116) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

SELAMDAN SONRA HER NAMAZIN AKABİNDE OTUZÜÇER KERE TESBİH, TAHMİD VE TEKBİR GETİRMENİN FAZİLETİ

7) Ebu Hureyre (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Fakir muhacirler Resûlullah (S.A.V.)'e gelib, "(Yâ Resûlullah) çok mal sahihleri yüksek'yüksek dereceleri ahp gittiler. Ve devamlı ni'metlere sahib oldular" dediler.
Resûlullah (S.A.V.) "Bu nasıl olur?" buyurdu. Cevaben: "Bizim namaz kıldığımız gibi onlarda namaz kılarlar. Bizim oruç tuttuğumuz gibi oruç tutarlar. Ve ziyade olarak onlar sadaka verirler, biz veremiyoruz. Onlar köle azad ederler, biz edemiyoruz" dediler. Bunun üzerine Resûlullah (S.A.V.) "Size bir şey Öğreteyim mi? Onu yaptığınız zaman sizi geçmiş olanlara yetişirsiniz. Sizden sonraya kalanları geçersiniz. Sizin yaptığınız gibi yapanlar müstesna hiç bir kimse sizden daha faziletli olamasın?" buyurdu. "Evet öğretiniz yâ Resûlullah" dediler. "Her namazın akabinde otuz üç kere Subhânellah, otuz üç kere Allahu ekber, otuz iiç kere Elhamdu lillah, dersiniz" buyurdu.
Ebu Salih dedi ki: Müteakiben fakir muhacirler Resûlullah (S.A.V.)'e geri gelip: "Yâ Resûlellah çok mal sahibi kardeşlerimiz bizim yaptığımız bu şeyleri işittiler ve onlarda bizim gibi yapmaya başladılar. Bunun üzerine Resûlullah (S.A.V.) bu Allah'ın bir fadf ve ihsanıdır, onu dilediğine verir" dedi.(Bu hadisi Buhari (843) ve Müslim {595} rivayet etmişlerdir.)
8) Ebu Hureyre (R.A.)'dan, (şöyle dedi): Resûlullah (S.A.V.) (buyurdu ki:) Kim ki: Her namazın arkasından otuz üç kere subhanellah, otuz üç kere elhamdülillah, otuz üç kere allahu-ekber der, bunlar ki, doksan dokuz eder. Ve sonra la ilahe illallahu vahdehu la şerike leh. Lehu'l-mulku ve hııve ala külli şey'in kadir der yüze temam ederse, deniz köpüğü kadar da günahı olsa mağfiret olunur. (Bu hadisi Müslim (597) rivayet etmiştir.)

TESBlH, TAHMİD VE TEKBİRİ FARZ NAMAZLARIN AKABİNDE SÖYLEMENİN FAZİLETİ

9) Kaab İbnu Ucre (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: Muakkibat (namazın arkasından söylenen güzel sözler) varya onları söyleyen (veya yapan) hiç bir zaman eli boş veya ziyanda olmaz. Her farz namazın ardından otuz üç kere subhanellah, otuz üç kere elhamdülillah, otuz dört kere allahu-ekber dersiniz. (Bu hadisi Muslini (596) rivayet etmiştir.)

NAMAZLARIN AKABİNDE SÖYLENEN TEŞBİH, TAHMİD VE TEKBİRİ SAĞ ELLE YAPMANIN SÜNNET OLDUĞU

10) Abdullah İbnu Amr (R.A.)'dan, şöyle dedi: "Resûlullah (S. A.V.)'İ, teşbihi (zikri) sağ eliyle yaparken gördüm" dedi.(Bu hadisi Ahmed (2/160/161/204/205)'Ebu Davud(1502/5065) Tirmizi (3482) Nesei (3/84) veltmuHibban (2343) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)
11) İbnu Umer (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.)'i namazının akabindeki tesbihat'ı, tahmidat'ı ve tekbirat'ı sağ eliyle yaptığım gördüm. (Bu hadisi Beğavi Şerh 'i-s-Sünne 'de (5/48) hasen senedle rivayet etmiştir.)Bu hadisi şerifler, zamanımızda intişar etmiş ve terk edilmez bir sünnet imiş gibi ihtimam gösterilen boncuklan, zikrin adedini bilmek için kullanmanın bid'at olduğuna delildir.
İbnu Mes'ud'dan rivayet edilen eserde bunu te'yid etmektedir.
12) Salet İbnu Behram'dan, şöyle dedi:Elindeki tesbihle zikreden bir kadının yanından geçen İbnu Mes'ud (teşbihi Badının elinden alarak) parça parça edip attı. Sonra ufak çakıl taşları ile zikreden bir adamın yanından geçti. Adamı tek meleyerek, "Ne çabuk sapıttınız, böyle kötü b id'atlar ihdas ettiniz. Muhammed (S.A.V.)'in eshabmı ilimde geçtiniz" dedi.(Bu eseri İbnu Vaddah Bid'at ve ondan nehy kitabında (S/l2) sahih bir senetile rivayet etmiştir.)

FARZ VE NAFİLE HER NAMAZIN AKABİNDE AYET'EL-KÜRSİ'NİN OKUNACAĞI

13) Ebu Umame (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.) "Kim ki, her namazın arkasından ayet'el-kürsiyi okursa, cennete girmesine tek engel ölümdür" dedi. (Bu hadisi İbnu Sünni (S/l21) sahih senedle rivayet etmiştir.)
14) Ebu Umame (R.A.)'dan, (şöyle dedi:)Resûlullah (S.A.V.) "Kim ki her farz namazın arkasından ayet'el-kürsiyi okursa, cennete girmesine tek mani ölmesidir" dedi. (Bu hadisi Nesei (100) Tebarani Kebir'de (3/134) ve Kitabu !d-Duada (675) Amelil Ysman ve Veyl'de ve İbnu Sünni Ameli- Yevm 'de (122) ve İbnu Hibban () sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

HER NAMAZIN AKABİNDEN MUAVEZAT'IN OKUNACAĞININ EMİR OLDUĞU

15) Ukbe İbnu Amir (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) bana her namazın arkasından muavezat'ı okumamı emretti. (Muavezat: Felak ve Nas sûrelerine denir.)
(Bu hadisi Ahmed (4/155) ve Ebu Davud (1523) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

SABAH VE AKŞAM NAMAZLARINDAN SONRA ONAR KERE SÖYLENECEK
ZİKRİN BEYANI

16) Ebu Hureyre (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) şöyle dedi: "Kim ki sabah namazını kıldıktan sonra on kere la ilahe illallahu vahdehu la şerike leh.Lehu'l-mulku ve lehu'I-hamda ve hu ve ala külli şey'in kadir derse Allah-u Azze ve Celle onun için on hasenet yazar. On seyyiatını siler. On derece yükseltir. Bunlar ki, Hz. İsmail'in neslinden iki köle azad etmeye muadildir. Kim ki, bu zikri akşam namazından sonra da söylerse, sabaha kadar şeytanla arasında perde olur. Yani (şeytanın şerrinden emin olur.)(Bu hadisi Taberani Kebir'de (4O15) Hasen İbnu Arefe cüz'ünde sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

NAMAZIN AKABİNDEKİ ZİKRE ŞEYTANIN MANİ' OLMAK İSTEDİĞİ

17) Abdullah İbnu Amr (R. A.) (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurdu: "İki haslet veya iki hal vardır ki, müslüman bir kul bunları muhafaza ederse behemehal cennete girer. O iki şey çok kolaydır ama onlarla amel eden azdır. (Her farz namazın) akabinde on defa subhanallah, on defa elhamdu lillah on defa allatın ekber der. İşte bunlar dilde yüz elii, fakat mizanda bin beşyüzdür. Yatma yerini aldığın vakitte, otuzdört defa allahu ekber, otuz üç defa elhamdu lillah, otuz üç defada subhanallah der. İşte bunlar dilde yüzdür. Fakat mizanda bindir." Abdullah dedi ki: "Resûlullah (S.A.V.) bunları (sağ) elinin parmaklarıyla yaptığını gördüm." Dediler ki: "Bu kadar kolay şeyleri yapan az olur. Sizden biriniz yatacağında şeytan ona gelir uykusunu getirir bunları yapmadan uyur. Ve sizden birinize namazında gelirde ona bazı ihtiyaçlarını hatırlatır. Namazı bitirir bitirmez hemen ihtiyaçlarının peşinden giderde yapamaz."(Bu hadisiEbu Davud (4065) Tirmizi (3407) Nesri (3/74) Ahmed (2/205) ve Buharı edcbde (1316) hasen bir senedle rivayet etmişlerdir.)

Tekbir ve Kıraat

26) Ebu Hureyre (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) namaz başlangıçlarında iftitah tekbîri aldığı zaman kıra'attan evvel biraz sükut ederdi. Dedim ki: "Yâ Resûlullah! Anam babam sana feda olsun, tekbir ile kıra'at arasındaki şu sukutunda, ne yaptığını bana haber verir misin?" dedim. Şöyle derim buyurdu.
Allahumme baîd beyni ve beyne hatayaye kema baadte beyne'l-meşrikı ve'l-mağrib.
Allahumme nakkini min hatayaye kema yımakka's-sevbu'l-ebyadu mine'd-denes.
Allahumme-ğsilni min hatayaye bi's-selci ve'l-mai ve'1-bercd. Ey Allah'ım! Benimle hatalarınım arasını uzaklaştır. Tıpkı doğu ile batının arasını uzaklaştırdığın gibi.
Ey Allah'ım! Beni hatalarımdan temizle.Tıpkı beyaz elbisenin kirden temizlendiği gibi.
Ey Allah'ım! Beni hatalarımdan, karla, su ile ve soğuk su İle yıka.(Bu hadisi Buharı (744) Müslim (598) Ebu Davud (781) ve Nesei (2/129) rivayet etmişlerdir.)
Farz namazlarda okunan İftitah dualarından birinde bu duadır ki: Halkın okuya geldiği Subhaneke'nin farzlarda okunacağına hiç bir delil yoktur. Yukarıdaki hadis'i şerifin istidlal vechi ise, Ebu Hureyre (R.A.) Resûlullah (S.A.V.) tekbirden sonra sukut etteğini söylemekle, görmüş olduğu sukutun farz bir namaz olduğu zahirdir. Zira nafile kırmış olsa idi kıra'atı sırrı olurdu.
27) Aişe (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) namaz başlangıçlarında iftitah tekbiri aldığı zaman şöyle derdi:
"Subhaneke'llahumme ve bîbamdîke ve lebareke'sınuke ve teala cedduke ve la ilahe ğayruk."
Ey Allah'ım! Seni hamdın ile teşbih ve tenzih ederim. İsmin mübarektir. Azemetin yücedir. Ve senden başka ilah yoktur.(Bu hadisi Ebu Davud (776) Tirmizi (243) Nesei (2/132) İbnu Mace (804) Ahmed (3/50) Dare Kutni (1/112) ve Hakim (1/235) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)
28) Enes (R.A.)'dan, (şöyle demiştir:)Bir zat, (yapmış olduğu hareketli yürüyüşten) nefesi sıkıştırmış olarak geldi ve safa dahil oldu. Müteakiben: "Elhamdu lillabi hamden kesiran tayyiben mübareken fih"
Allah'a, hayrı çok ve devamlı bol bol hamd olsun, dedi: Resûlullah (S.A.V.) namazını bitirince; "Şu kelimeleri söyleyen, hanginizdi?" diye sordu. Cemaat sukut etti. Resûlullah (S.A.V.) tekrar: "O sözleri söyleyen hanginizdi?" Zira kötü bir şey demiş değil buyurdu. Bunun üzerine cemaatten birisi: (Cemaata yetişmek için hızlı yürüdüm) Beni nefesim sıkıştırdı da (soluyarak) geldim ve (cemaate yetiştiğim için) o kelimeleri söyledim dedi. Resûlullah (S.A.V.): " Vallahi on iki melek gördüm ki, bu sözü hangisi Hakkın huzuruna çıkaracak diye birbirleriyle yarış ediyorlardı" buyurdu. o (Bu hadisi Müslim (600) ve Ebu Davud (763) rivayet etmişisrdir.)

KIRAAT'TAN ÖNCE TEAVVÜZ'ÜN VUCUBİYYETİ

29) Kur'ân okuyacağın zaman, o koğulmuş şeytandan Allah'a sığın.
29) Ebu Said El-Hudri (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) gece namazına (rivayette namaza) kalktığı zaman tekbir alır: Sonra (iftitah duasının okur ve kıraattan önce) ............ Euzu billah's semi'i-l-alimimin'e-ş-şeytani-r-racim mîn hemzihi ve nefhihi ve nefsih derdi.
Hakkın rahmetinden kovulmuş şeytandan, onun vesvesesinden, kuruntusundan, büyüsünden, Semî'i (her şeyi işiten) ve Alim (her şeyi bilen) Allah'a sığınırım.
(Bu hadisi Ebu Davud (775) Tirmizi (242) İbnu Mace (807) İbnu Hibban (1771) Dare-Kutni (1/298) ve Hakim (1/235) hasen bir senedle rivayet etmişlerdir.)

BESMELENİN GİZLİ OKUNACAĞI

31) Enes İbnu Malik (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) Ebu Bekr, Umer ve Usman ile namaz kıldım hiç birisinin Besmele'yi açıktan okuduğunu duymadım.(Bu hadisi Buharı (743) Müslim (299) Tirmizi (244) Ahmed (3/264) ve Nesei (2/264) rivayet etmişlerdir.)
Aişe (R.A.)'dan (şöyle dedi:)Resûlullah (S.A.V.) kıraatını El-Hamdu Lillah ile açardı.(Bu hadisi Abdurrezzak Cami'inde () rivayet etmiştir. El Kenz (22050))
Besmelenin sırrı gizli okunma mes'elesi Şafi'iler hariç bütün mezhebler arasında ittifak edilmiş bir mes'eledir. Bununla beraber, bazıları bazı rivayetlere dayanarak Besmelenin sesli okunacağı kanaatini savunmaktadırlar. Biz burada bunun münakaşasını yapacak değiliz. Sadece faideli gördüğümüz birkaç noktayı zikretmeyi münasib gördük.
Ma'lumdur ki: Enes (R.A.) Resûlullah (S.A.V.)'in Medine'ye gelişinden vefatına kadar, Resûlullah (S.A.V.)'e hizmet etmiş. Hadarda ve seferde, hatta haceti için bile gittiği vakit yanında su götürerek Resûlultah (S.A.V.)'den ayrılmamıştır. Hicabdan önce hane'i saadete bile rahatlıkla girib çıkardı. Enes (R.A.)'nun bu refakatına rağmen hiç mümkün müdür ki, Resûlullah (S.A.V.)'in besmeleyi cebrettiğini duymasın. Ve yine Ebu Bekr, Umer ve Osman (R.A.)'un arkalarında namaz kıldığım da ifade etmesi mes'elemizi ayrıca te'yid eder.
Ibnu Teymiye (R.H.) diyor ki: ilim ehli ittifak etmişlerdir ki, Besmelenin açıktan okunacağına dair sahih bir nas yoktur. Fakat senedi sahih olmayan rivayetler mevcuddur. Sa'lebi diyor ki: Dare Kutni (R.H.)'a Besmelenin cehri söylenib söylenmeyeceğine dair sorulduğunda, şöyle cevab verdi. Besmelenin açıktan söyleneceğine dair Resûlullah (S.A.V.) sahih bir rivayet varid olmamıştır. Fakat sahabelerden ise sahih olanda vardır zayıf da.(Sülasiyatı müsnedi İmam Ahmed 204)
32) İbnu Abbas (R.A.)'dan, şöyle dedi:Allah Resulü (S.A.V.) Bismillahirrahmanirrahimi (sesli) okuduğu zaman müşrikler alay ederek. Muhammed Yemame'nin efendisini (Müseyleme'yi) anıyor, Müseyleme er-Rahman, er-Rahim ismiyle tesmiye olunuyordu. Bu âyet indikten sonra Allah Resulü Besmele'nin açıktan okunmamasını emretti.(Bu hadisi Taberani Kebirde () ve Evsafta rivayet etmiştir. Heysemi Mecmauz'Zevaid'de (2/108) ravileri sağlam, ravikr demiştir.)
33} Aişe R.A. dan (şöyle dedi:) Rasulullah (S.A.V.) kıraat ma El-Hamdu Lilah ile açardı.(Bu Hadis'i Abdurrezzak Cami'inde () rivayet etmiştir. EI-Kenz (22050))

HER REK'ATTE FATİHA'YI OKUMANIN VUCUBİYYETİ

34) Ubade't-İbnu es-Samit (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "Her kim ki, "Fatiha't-ul-Kitab'ı" okumazsa onun namazı yoktur." (Bu hadisi Buharı (756) Müslim (394) Ebu Davud (822)Tirmizi (247) Nesei (2/137) ve İbnu Mace (837) rivayet etmişlerdir.)
35) Ubade't-İbnu es-Samit (R.A.)'dan, şöyle dedi: Bir sabah namazında Resûlullah (S.A.V.)'in arkasında idik. Resûlullah (S.A.V.) Kur'ân okurken, kıra'ati ona ağırlık verdi. Namazdan bitince (cemaata hitaben) zannedersem sizler imamınızın arkasında (Kur'ân) okuyorsunuz dedi? Biz de evet ya Resûlellah hızlıca (size yetişe bilmek için okuyoruz) dedik. Resûlullah (S.A.V.) imamınızın arkasında "Fatiha'dan" başka bir şey okumayın, zira "Fatiha'yı" okumayanın namazı yoktur" dedi.
(Bu hadisiAhmed (5/316/322) Ebu Davud (823) Tirmizi (311) Nesei (2/141) Buhari Cüz'ünde (60/226) Dare Kutni (l/318)İbnu Hibban (l 776) Hakim (1/238) Beyhaki Süneninde (2/164) ve Kıra'atta (98) İbnu Ebi Şeybe (1/373) ve Tahavi (1/215) hasen bir senedle rivayet etmişlerdir.)
36) Reca İbnu Hayve'den, şöyle dedi:Bir gün Ubade't-İbnu es-Samit (R.A.)'nın yanı başında namaz kılıyordum ki, imamın arkasında (Fatiha'yı) okuduğunu duydum. Namazı kıldıktan sonra, dedim ki: "Ya Eba Velid, sen imamla olduğun halde arkasında (Fatiha'yı) okuyor musun? dedi ki: Yazıklar olsun sana (Fatiha'sız) namaz yoktur (bilmez misin?)(Bu hadisi Abdurrazzak (2771) hasen bir senedle rivayet etmiştir.)
Ubade't-İbnu es-Samit İbni Kays İbni esram tbni Fihr İbni Sa'lebe el-Ensari el-Hazreci: Birinci ve ikinci akabe biatmda hazır bulunanlardandır. Bedr, Uhud ve Hendek dahil Resûlullah (S.A.V.)'in iştirak ettiği bütün gazalarda hazır bulunmuştur.
Muhammed İbnu Ka'b el-Kurazi, Allah Resûlü'nün zamanında Ensar'dan beş kişi Kur'ân'ı ezberlemişlerdir.Bunlar Muaz Ibnu Cebel, Ubade't-İbnu es-Sarait, Ubey İbnu Ka'b, Ebu Eyyub ve Ebu'd-Derda (R.A.) diye haber vermiştir.Aynı zamanda Ubade't-îbun es-Samit (R.A.) Resûlullah (S.A.V.)'in zamanında, Eshab'ı Suffa'ya Kur'ân öğretirdi.
Müslümanlar, Şam'ı feth edince Hz. Umer (R.A.) kendisini müslümanlara Kur'ân ve Fıkıh öğretmesi için Şam'a yollamıştır.Evzai (R.H.) Filistin'e tayin olunan ilk kadı Ubade't-İbnu es-Samit (R.A.)'dır dedi.
Sahih olan kavle göre, Ubade't-İbnu es-Samit (R.A.) Filistin'in Rumeyle kasabasında hicri otuz dön senesinde yetmiş iki yaşında iken vefat etmiştir.
37) Enes İbnu Malik (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.) (bir gün) ashabına namaz kıldırdı. Namazdan bitince, yüzünü ashabına çevirerek dedi ki: İmam okuduğu halde siz de (arkasında) namazlarınızda okuyor musunuz? Hepsi sukut ettiler. Resûlullah (S.A.V.) bu sorusunu üç kere tekrar etti. Birisi dedi ki: Veya birkaçı dediler ki: Evet Yâ Resûlullah biz bunu yapıyoruz. Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: Bunu yapmayın. Sizden biriniz imamın arkasında, içinden olmak üzere sadece "Faliha'yı" okusun. (Bu hadisi Buhari Cüz 'ünde (224) Dare-Kutni (1/340) Tahavi (1/218) Abdurrezzak (2765) Beyhaki Kitab'ul-Kıra'atta (121) Süneninde (2/166) Hatib (13/176) Ebıı Ya'la ve Taberani Evsat'ta Mec-Mauzzevaid (2/110) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)
Enes İbnu Malik (R.A.) Resûlullah (S.A.V.)'in Medine'ye hicretle şeref verdiklerinde, annesi Ummü Suleym tarafından Allah Resulüne hediye olarak verilir. Hatta rivayette naklonulmaktadır ki: Resûlullah (S.A.V.) Medine'ye şeref verdiklerinde her kes Allah Resülü'ne (S.A.V.)'e bir hediye takdim eder. Hediye edecek hiç bir şeyi olmayan Ummü Suleym ise, Enes'i kolundan tutarak Allah Resûlü'nün huzuruna varır der ki: Yâ Resûlullah benim başkaları gibi size takdim edecek hiç bir şeyim yok. Fakat bu oğlum Enes'dir kendisini hizmetinize kabul buyurun der.
Enes (R. A.) o esnalarda on yaşlarında bulunuyordu. Allah Resûlü'nün âhirete irtihaline kadar, hadarda, seferde, haceti için bile gittiğinde yanında su taşıyarak yanından ayrılmadan Sahib'i Rİsalete hizmet etmiştir.
38) Ebu Hureyre (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "Fatiha" okunmayan namaz yeterli değildir. Dedim ki: (Peki Yâ Resûlullah) eğer imamın arkasında olursam? dedi ki: Elimden tutarak "Fatiha'yı" içinden {kendi kendine) oku buyurdu.(Bu hadisi İbnu Huzeyme (490) ve lbnu Hibban (1780) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)
39) Ebu Hureyre (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: Her kim ki namaz kılarda o namazında " Ümmü'l-Kur'ân'ı" okumazsa, , o namaz güdüktür sonra güdüktür, (yani) tamam değildir dedi. (Müslim'in rivayetinde ise bu sözü üç kere tekrar etti şeklinde gelmiştir.)
(Ravi diyor ki:) Bunun üzerine dedim ki:' 'Ya Eba Hureyre! İmam sesli okuduğunda nasıl yapayım? "Fatiha'yı" içinden okursun" dedi.
Zira ben Resûlullah (S.A.V.) işittim ki: Şöyle buyurdu. Allah'u Teâla buyurdu ki: Ben "Fatiha'yı" benimle kulum arasında yan yarıya taksim ettim. (Yansı benim yarısı kulumundur.) Ve kulumun istediği onundur.
"Kul, Elhamdu lillahi Rabbi'l-alemin dediği zaman Allah'da: Kulum bana hamd etti der. Kul, Errahmanirrahim dediği zaman, Allah'da: Kulum beni sena etti der. Kul, maliki yevmiddin dediği zaman, Allah'da: Kulum beni temcid etti {ve bir defada: Kulum bana tefyiz eyledi) dedi. (Ve buraya kadar benim.) Kul iyyake na'budu ve iyyake neste'in dediği zaman, Allah; Bu kulumla benim aramda ve kulumun istediği hakkıdır der. Kul İhdina's-sırata'l-mustekim sıratallezine en'amte aleyhim ğayri'l-meğdubî aleyhim ve-la'd-da-lin dediği zaman, Allah: İşte bu kulumundur ve kulumun istediği hakkıdır" buyurur.
(Bu hadisi Müslim (395) Ebu Davud (821) İbnu Mace (838) Malik (1/84) İbnu Huzeyme (489) İbnu Ebi Şeybe (1/375) İbnu Hibban (1775)Buharı Cüz'unde (15/68/65/72) Abdurrezzak (2767) Ebu Avane (2/138) Beyhaki Süneninde (2/38) ve Kibul Kıraat'da (52) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)
40) İbnu Umer (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "Her kim ki "Fatiha't-ul-Kitab'ı" okumazsa onun namazı yoktur."(Bu hadisi Beyhaki Kitab'ul, Kıraatta (86/87/88) sahih bir senedle rivayet etmiştir.)
41) İbnu Cureye'den, şöyle dedi: Bana Nafi'i, İbnu Umer (R.A.)'nun farz namazlarından "Fatiha" okumadık hiç bir rek'at bırakmadığını haber verdi.(Bu hadisi Abdurrezzak (2625) sahih bir senedle rivayet etmiştir.}
42) Abdullah İbnu Amr (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "Fatiha't-ul-Kitab'ın" okunmadığı her namaz güdüktür, güdüktür.(Bu hadisi İbnu Mace (84J) Ahmed (2/204/215) Buhari Cüz'ünde(14) ve Beyhaki Kitab'ul-Kıraat'ta (84/85)hasen bir senedle rivayet etmişlerdir.)
43) Abdullah İbnu Amr (R.A.)'dan, şöyle dedi:
Resûlullah (S.A.V.) (ashabına hitaben) benim arkamda olduğunuz halde (Kur'ân) okuyormusunuz diye sual etti? (Sahabeler) dediler ki: Evet Yâ Resûlullah sür'atli bir şekilde okuyoruz. (Bu cevab üzerine) Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: (imamın arkasında) "Fatiha'dan" başka bir şey okumayın.(Bu hadisi Buhari Cüz'ünde (57) ve Beyhaki Kitab 'ul'Kıraatta (138) hasen bin senedle rivayet etmişlerdir.)
44) Yezid İbnu Şerik'den, (şöyle dedi:) Umer İbnu'l-Hattab (R.A.)'ya dedim ki: İmam'm arkasında iken " Fatiha'ul-Kitab'ı" okuyabilir miyim? Evet okursun dedi. Ve tekrar dedim ki: Sen okuduğun halde de rai Yâ Emir'el-Mu'minin? dedi kî: "Evet ben okusam da" buyurdu. (Bu hadisi Buharı Cüz'ünde (45) Beyhaki Sünen'inde (2/167)Hakim (l/239)DareKutni (1/218) Tahavi(1/218) ve Abdurrezzak (2776) Hasen bir senedle rivayet etmişlerdir.)
45) Abdullah İbnu Abbas (R.A.)'dan, (Tavus'a) şöyle dediği (nakledildi) imamın arkasında, sesli veya sessizde okusa, sakın "Fatiha't-ul-kitab'ı" okumayı bırakma dedi.(Bu hadisi İbnu Ebi Şeybe (1/373) A bdurrezzak (2773) ve Beyhaki Kİtab'uI-Kıraat'ta (175) hasen bir senedle rivayet etmişlerdir).
Sahabelerden ve Tabi'inden ehli ilmin ekserisinin ameli bu hadisler üzeredir.
Sahabelerden, Umer İbnu'l-Hattab, Ali İbnu Ebi Talib, Aişe Bintu Ebi Bekr, Ebu Hureyre, Enes İbnu Malik, İbnu Abbas, İbnu Umer, İbnu Mes'ud, Muaz İbnu Cebel, Ubey İbnu Ka'b, Ubade't-İbnu es-Samit, Abdullah İbnu Amr (R.A.) daha isimlerini zikretmediğimiz birçok sahabe vardır ki, onları rivayetleri ile "Fatiha" hakkındaki, risalemizde zikrettik.
Mezheb imamlarından: Malik İbnu "Enes, Abdullah İbnu'l-Mübarek, Şafi'i, Ahmed ve İshak, imamın arkasında "Fatiha'nın" okunacağı görüşündedirler.
Hatta hadis imamlarından, Buhari ve Beyhaki kitaplarındaki hadislerle iktifa etmeyerek bu mevzuda müstakil birer risale yazmışlardır. Bu risalelerin ikisi de, Pakistan'da basılmıştır.
Hanefilerden, Umde'tu-l-Kari sahibi "Ayni" diyor ki: Arkadaşlarımızdan bazıları, ihtiyaten bütün- namazlarda "Fatiha'nın" okunmasını hoş görmüşlerdir. Bazıları da sadece sırri olan namazlarda okunacağı görüşündedirler.
Hidaye sahibinin naklettiğine göre, Ebu Hanife'nin talebelerinden, Muhammed İbnu Hasen eş-Şeybani'den de imamın arkasında sırri olan namazlarda Fatiha'nın okunacağına dair rivayet vardır.
Bu hadisi şerifler "Fatiha'nın" namazın rükünlerinden bir rüknü olduğuna delildir. Ve hadis umumi ifadesiyle münferiden, imam ve me'mum olarak namaz kılan her kişiye şamildir. Hadisi şeriflerde de görüldüğü gibi mes'elenin münakaşa götürecek hiç bir tarafı yoktur, zira sahabelerin Resûlullah (S.A.V.) naklettikleri ve kendilerinin nasıl anlayıp amel edişleri yukarıda zikredildi. Bu gün gibi açık nasların karşısında daha hâlâ taassup göstererek itirazda bulunmak Resûlullah kendisine imam edinen kişiye yaraşmasa gerek.
Maa'zalike Mezheb ulemasından bazısı içtihad ve meselemiz ile alakası olmayan deliller getirerek, sahih delile ve bununla amel eden ehli ilme muhalefet etmişlerdir.
Muhalefet edenlerden bazısı, "Fatiha'nın" sadece imamın arkasında sırri olan namazlarda okunacağına kaildir. Bazısı da sırri ve cehri imamın arkasında kılınan namazların hiç birisinde de okunmayacağına kaildirler.
Biz burada nasıl ve ne şekilde ihtilaf edildiğini anlatacak değiliz. Bize düşen nassları serdetmekti, bu mevzuda fazla malumat İsteyen "Fatiha" hakkındaki risalemize müracat edebilirler.

FATİHAYI ÂYET ÂYET KESEREK OKUMA

46) Ummu Seleme (R.A.)'dan, şöyle dedi: (Veya bunun gibi bir kelime söyledi).Resûlullah (S.A.V.)'in kıra'at-i (şöyle idi) Bismillahirrahmanirrahim - Elhamdu lillahî rabbilalemin - Errahmanirrahim - Maliki yevmiddin - diye âyet âyet keserek (okurdu).(Bu hadisi Ebu Davud (4001) ve Sehmi tarih Cürcanda (104) sahih bir senedle rivayet etmiştir.)
47) Ummu Seleme (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) kira'atini (âyet âyet) kesik ederdi.Elhamdu lillahi rabbilalemin der durur, sonra Errahmanirrahim der durur ve Meliki yevmiddin olarak okurdu.(Bu hadisi Tirmizi (1466) ve Ahmed (6/302) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)
48) Ebu Hureyre (R.A.)'dan, (şöyle dedi:)Resûlullah (S.A.V.) buyurdu kil "İmam âmin dediği zaman arkasından sizde âmin deyiniz. Çünkü her kimin âmin demesi meleklerin âmin demesine muvafakat ederse geçmiş günahları mağfiret olunur.Hadisin ravîlerinden olan İbnu Şihab: Resûlullah (S.A.V.) âmin derdi, demiştir.) -(Bu hadis'i Buhari (780) Müslim (410) ebu Davud (936) ve Tirmizi (250) rivayet etmişlerdir.)Bu hadisi şerif, imam ve me'mum'un cehri olan namazlarda âmin lafzını sesli olarak söyleyeceklerini beyan eder.

AMİN DERKEN SESİN YÜKSELTİLİB VE UZATILACAĞI

49) Vail İbnu Hucr (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.) Ve'lad-daalliin i okuduktan sonra âmin derdi. Ve (derken) sesini de yükseltirdi.(Bu hadisi Ebu Davud (932) Tîrmizi (248) ve İbnu Mace(8S5) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)
50) Vail İbnu Hucr (R.A.)'dan, şöyle dedi:Resûlullah (S.A.V.)'i "Gayri'l-mağdubi aleyhim ve 'la'd-daallin"i okuduktan sonra âmin dedi. Ve (âmin derken) sesini uzattığım işittim.(Bu hadisi Buharı' Cüz'ünde (209) Tirmizi (248) ve Ahmed(4/316) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

ÂMİN DERKEN ÂMİN SESİNDEN MESCİDİN İNLEYECEĞİ

51) İbnu Cureyc, Ata'dan (rivayet ediyor ki:) Ata'ya dedim ki: İbnu Zübeyr fatihadan sonra Amin dermiydi? Ata dedi ki: Evet derdi. Arkasında olanlarda derdi. Hatta Amin sesinden mescid inlerdi dedi. Ve sonra şübhesiz Amin duadır dedi. Ebu Hureyre, İmam kendisinden evvel kalkmış olarak mescide girdiğinde, (İmama seslenerek) beni Amin'de geçme derdi.(Bu hadisi Buharı ta'likan (bab/III) Abdurrazzak (2640) Safi (1/76) ve Beyhaki (2/59) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

YAHUDİLERİN ÎMAM'IN ARKASINDA SÖYLEDİĞİMİZ AMİN'E HASED ETTİKLERİ

52) Aişe R.A. dan, (şöyle dedi;)Nebiyyu S.A.V. buyurdu ki: Yahudiler sizin hiç bir şeyinize hased etmemişlerdir, seiam ve âmin sözüne hased ettikleri gibi.Ahmedin rivayetinde ise: İmamın arkasında söylediğimiz, âmin sözüne (hased ettikleri gibi.)(Bu hadisi Buharı Cüz 'ünde (988) Ahmed (6/135) ve İbnu Mace (856) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

FATİHA'DAN SONRA Kİ KIRAAT'IN BEYANI

53) Ebu Hureyre (R.A.) şöyle dedi:Her namazda kıraat vardır. Resülullah (S.A.V.)'in bize duyurduklarım biz de sizlere duyuruyoruz, bizden gizlice okuduklarını biz de sizlerden gizli okuyoruz. Her kim Ummu'l-Kur'ân'ı okursa bu, ona yeter. Her kim bundan fazla okursa o, daha faziletlidir.(Bu hadisi Buharı (772) ve Müslim (396) rivayet ermişlerdir.)
İLK İKİ REK'ATTE FATİHA'DAN SONRA BİRER SURE VE SON İKİ REK'ATTE İSE SADECE FATİHA'NIN OKUNACAĞI

54) Abdullah Ibnu Ebi Katade babası Ebu Katade'den, (şöyle demiştir:) Resûlullah (S.A.V.) öğle ve ikindi namazlarının ilk iki rekatlarında Fatihatu'l-Kitab ile birer sure j okur idi. Ve bazen (gizli okuduğu) âyeti bize işittirirdi. Son iki rekatlarda ise (yalnız) Fatihatıı'l-Kitab'ı okurdu.(Bu hadisi Buhari (776) ve Müslim (451) rivayet etmişlerdir.)

BİRİNCİ REKATIN İKİNCİ REKATTAN DAHA UZUN OLACAĞI

55) Abdullah İbnu Ebi Katede babası Ebu Katade'den, (naklederek şöyle demiştir.) Resûlullah (S.A.V.) öğle namazının ilk iki rekatlarında "Fatihatu'l-Kitab" ile birer sure okur idi. Son iki rekatlarda ise (sadece) "Fatihatu'l-Kitab'ı" okurdu. (Bazen gizli okuduğu) âyet'i bize işittirirdi. Birinci rekatını ikinci rekatından daha uzun yapardı. İkindi ve sabah namazıda böyle olurdu.(Bu Hadisi Buharı (776) ve Müslim (45!) rivayet etmişlerdir.)

YALNIZ NAMAZ KILARKEN REK'ATLARIN HEPSİNDE FATİHA'DAN SONRA SURE OKUNABİLECEĞİ

56) Nafi'i den, İbnu Umer (R.A.)'nun, yalnız namaz kıldığı zaman namazın dört rekatının hepsinde, "ÜMMÜ'L-Kur'ân'ı" ve akabinde Kur'ân'dan bir sure okuduğunu haber verdi.(Bu Hadisi Malik (1/79) sahih bir senedİe rivayet etmiştir.)

KUR'ÂN'I EZBERLEYEMEYEN KiŞiNiN NASIL YAPMASI GEREKTİĞİ

57) Abdullah İbnu Ebi Evfa R.A. dan, şöyle dedi: Resûlullah S.A.V. e birisi gelip şöyle dedi: Ya Resûlullah ben kur'an'dan hiç bir şey ezberleyemiyorum bana kıraatimin yerine geçecek bir şey öğret ondan. Resûlullah S.A.V. buyurdu ki: Sübhanallah, ve'l- hamdu lillah, ve la ilahe illallahu ve'llahu ekber, ve la havle ve la kuvvete illa billah'il - aliyyi'l - azim, dersin, dedi......(Bu Hadisi Ebu Davııd (832) ve İbnu Huzeyme (544) hasen bir senedle rivayet etmişlerdir.

ÖĞLE VE İKİNDİ NAMAZLARINDAKİ KIRAAT

58) Ebu Katade (R.A.)'dan, (şöyle dedi:)Resûlullah (S.A.V.} Öğle ve ikindi namazlarının ilk iki i'ek'atlarmda "Fatihatu'I-Kitab'ı" ve birer sure okur, bazen de bize (sırren okuduğu) âyet'i duyururdu. Son iki rekatlarda ise sadece "Fatihatu'I-Kitab'ı" okurdu.(Bu hadisi Beğavi (592) Buhari (759) ve Müslim (451) rivayet etmişlerdir.)
59) Ebu Said El-Hudri (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.) öğle namazının ilk iki rekatının her bir rekatında otuz âyet kadar okur idi. Son iki rekatlarda ise on beşer âyet kadar yahut bunun yarısıkadar. İkindi namazının ilk iki rekatının her bir rekatında on beş âyet kadar okurdu. Son iki rekatlarda ise bunun yarısı kadar okurdu.(Bu hadisi Müslim (452) rivayet etmiştir.)

ÖĞLE VE İKİNDİ NAMAZLARININ KIRAATLARININ SİRRİ OLACAĞI

60) Ebu Ma'mer den, şöyle dedi: Habbab İbnu'1-Eret (R.A.) ya dedim ki: Resûlullah (S. A.V.) öğle ve ikindi namazlarında okur muydu? "Evet'1 dedi: Ona "Peki okuduğunu neyden anlardınız!" dedim. "Sakalının oynamasından" dedi.(Bu hadisi Buharı (761) rivayet etmiştir.)

AKŞAM NAMAZINDAKİ KIRAAT VE ONUN CEHRİ OLACAĞI

61) Abdullah İbnu Abbas (R.A.)'dan, şöyle dedi: (Bir defa anam) Ümmü'I-Fadl bintu'l-hadis, Ve'l-Murselati Urfen sûresini okuduğumu işitti. Bana dedi ki: "Ey yavrucuğum! Bu sûreyi okumakla bana Resûlullah (S.A.V.)'in bir akşam namazında en son olarak işittiğim okuyuşunu hatırlattın."(Bu hadisi Buhari (763) ve Müslim (462) rivayet etmişlerdir.)
62} Muhammed İbnu Cubeyr İbni Mut'im den, o da babası Cubeyr (R.A.)'dan, rivayet etti. Cubeyr (R.A.) şöyle dedi: Ben Resûlullah (S.A.V.)'in akşam namazında Ve'tturii sûresini okuduğunu işittim.

YATSI NAMAZINDAKİ KIRAAT VE ONUN CEHRİ OLACAĞI

63) Abdullah İbnu Bureyde den, o da babası Bureyde (R.A.)'dan, söyle rivayet etti. Bureyde (R.A.) şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) yatsı namazında, Veşşemsi ve Duhahe'yi veya onun gibilerini okurdu.(Bu hadisi Tirmizi (309) Nesei (2/273) ve Ahmed (5/355) hasen bir senedle rivayet etmişlerdir.)

CEMAATE NAMAZ KILDIRILACAĞINDA NAMAZIN HAFİF TUTULACAĞI

64) Cabir İbnu Abdullah (R.A.)'dan, şöyle dedi: Muaz İbnu Cebel her defa Resulullah'ın arkasında (yatsı) namazını kılar sonra kavmine (yâni Seleme oğullarına) gelir, onlara imamlık yapardı. Bir gece Resûlullah (S.A.V.) ile beraber yatsıyı kıldı. Sonra kavmine gelib, onlara imam oldu. Suretu'l-Bakara'dan başlayıp okumaya girişti. Bunun üzerine cemaatten bir kimse selam verip ayrıldı, sonra namazı yalnız başına kılıp çıktı. Namazdan sonra o kimseye: Ey fulan! Sen münafık mı oldun? dediler. O da: Hayır, münafık değilim. (Hele sabah olsun) Vallahi, Resûlullah (S.A.V.) huzuruna muhakkak gideceğim ve ona mutlaka bunu haber vereceğim dedi. Ertesi gün Resûlullah (S.A.V.)'e geldi ve şunları söyledi. "Yâ Resûlullah! Biz su çeker develer sahibiyiz. Bütün gün işimiz başında didiniriz, (yatsı olunca gelip namaz kılarız) Muaz sizinle birlikte yatsıyı kıldı sonra geldi ve bize imara olup Suretu'l-Bakara'dan başlayıp okumağa kalktı." Bunun üzerine Resûlullah (S.A.V.) Muaz'a dönüp: "Yâ Muaz! Sen dinden nefret ettirici misin! Fulan sûreyi oku, fulan sûreyi oku!" buyurdu.
Sufyan der ki: Amre: Ebu'z-Zubeyr bize Cabir'den tahdis etti ki: Resûlullah (S.A.V.) Veşşemsi ve Duhahe'yı, Ve'dduha'yı, Ve'1-leyli iza yağşe'yı, Ve sebbih isme Rabbike'l-a'la'yı oku buyurmuştur, dedim. Bunun üzerine Amr: İşte bunlar gibi sûreler, cevabını verdi.(Bu hadisi Buharı (701) vs Müslim (465) rivayet etmişlerdir.) Bazıları bu hadis'i şerif'de zikredilen kıyamda ki tahfifi ruku'da, ruku'dan sonra ki i'tidal'da, secde'de ve iki secde arasında da yapılacağını zannederek namazlarım iptal edin başkalarını da iptal ettirmektedirler. Binaenaleyh, din düşmanlarının namaz bir idmandır diyerek bu azim ibadetle istihza etmelerine sebep olunmaktadır. Zira o şekilde kılınan namaz da beden eğitiminden de başka bir şey değildir.. İleride rüku ve secde bahsinde bu mevzuya temas edilecektir.

SABAH NAMAZINDAKİ KIRAAT VE ONUN CEHRİ OLACAĞI

65) Ebu Berze (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) sabah namazında altmış ile yüz âyet kadar okurdu dedi.(Bu hadisi Müslim (461) rivayet etmiştir.)
66) Cabir Ibnu Semure (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) sabah namazında,Kaf ve'l-Kur'âni'l-mecid sûresini okurdu. Sabah namazından sonraki namazlarını daha hafif kıldırırdı. (Bu hadisi Müslim (458) rivayet etmiştir.)

İMAMA RUKUDA YETİŞENİN REKATININ OLMADIĞI

67) Ebu Hureyre (R.A.)'dan:Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "Namaz için kamet getirildiğinde sakın namaza koşarak gelmeyin. Namaza yavaş yavaş sekinetten ayrılmayarak geliniz, İmama (kavuştuğunuz yerde ona uyun) yetişebildiğiniz! onunla kılın, yetişemediğiniz kısımda (kendiniz) tamamlayın."(Bu hadîsi Buharı (636) ve Muslim (602) rivayet etmişlerdir.)
Bu hadisi şerif imama nerede yetişilirse yetişilsin yetişemediği kısmın memun tarafından tamamlanacağına delalet eder.
A'rac (R.H.) Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini rivayet etti: İmama kıyamda kavuşmadan (ki yapılan rüku o rekatın için) yetirli değildir.(Bu eseri Buhari kıraatu helfel-l-imam isimli cüzünde (131) hasen bir senedle rivayet etmiştir.)
69) Abdurrahman İbnu Hürmüz (R.H.)'dan, şöyle dedi; ' Ebu Said el-Hudri dedi ki: Sizden biriniz Ummu'l-Kur'an'ı (Fatihayı) okuman rüku etmesin (zira o rekat tamam değildir).(Bu eseri Buhari kıraatu halfel-İmam isimli eserinde (133) hasen bir senedle rivayet etmiştir.)

Blog Listem

  • FİLİSTİNİN TAPUSU.BİZİM ELİMİZDE - 2014 YILINDAN BER, İSRAİLİN UÇAK YAKITI TÜRKİYEDEN GİDİYOR.ÜZGÜNÜM. İSRAİL İŞGALCİFİR.GELDİĞİYERE SÜRÜLMELİ. ERDOĞAN,KUDÜSÜ İSRAİLE SATTI.>>https://yo...
    4 ay önce
  • ŞİRK ve KÜFÜR: Kadının Namazı - ŞİRK ve KÜFÜR: Kadının Namazı: أَلنِّسَاءِيَّاتْ KADININ NAMAZI EVİNDE OLMALIDIR -2 صلاة المرأة في بيتها -25 الحديث الخامس والعشرون : عَنْ أُمِّ حُمَيهدٍ ا...
    9 yıl önce
  • İSLÂM’DA LAİKLİK YOKTUR - İSLÂM’DA LAİKLİK YOKTUR .إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ Allah katında tek Din İslâmdır. Laiklik; geniş ve basit tanımı ile, dinin siyasal ha...
    10 yıl önce
  • İSLÂM’DA LAİKLİK YOKTUR - * İSLÂM’DA LAİKLİK YOKTUR * .إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ Allah katında tek Din İslâmdır. Laiklik; geniş ve basit tanımı ile, dinin siyasal h...
    10 yıl önce
  • REÇETE-şiir - Ey yüksek sosyeteye mensup modacı hanım, Eğlence zümresinin başının tacı hanım, Bu metod ki, sizlerin müsbet ilâcı hanım: Dışının görünüşü içinin aynasıd...
    10 yıl önce
  • SAAT KODLARI - http://sitene-kod-ekle.tr.gg/saat-kodlar&%23305;-flashl&%23305;--k1-.oe.rnekli-k2-.htm
    13 yıl önce
  • Manyaklara Güzel Cevap - ÖRTÜNMEK İSLAMIN EMRİDİR. CHP'den,İSLAM DİNİNE HÜCUM CHP Deşifre Olmuştur Bunlar,Türbanlıyı mahkemeye veriyor,Çarşaflıya rozet takıyor.Halkı aldatıyorlar.
    13 yıl önce
  • HIRİSTİYANLAR PİSLİKTİR SEVİLMEZ - وَقَالُواْ لَن يَدْخُلَ الْجَنَّةَ إِلاَّ مَن كَانَ هُوداً أَوْ نَصَارَى تِلْكَ أَمَانِيُّهُمْ قُلْ هَاتُواْ بُرْهَانَكُمْ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ *(BAKAR...
    13 yıl önce
  • Hıristiyanlar Sevilmez - وَقَالُواْ لَن يَدْخُلَ الْجَنَّةَ إِلاَّ مَن كَانَ هُوداً أَوْ نَصَارَى تِلْكَ أَمَانِيُّهُمْ قُلْ هَاتُواْ بُرْهَانَكُمْ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ *(BAKAR...
    13 yıl önce
  • Hak Din İslamdır - *HAK DİN.TEK DİN.İSLAMDIR.* (ÂLİ IMRÂN suresi 19. ayet) إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ وَمَا اخْتَلَفَ الَّذِينَ أُوْتُواْ الْكِتَابَ إِلاَّ مِن...
    13 yıl önce
  • İki Yüzlülük - 259) İki Yüzlülüğün Kötülenmesi Bu bölümdeki bir ayet ve iki hadis-i şeriften insanların iki yüzlülüklerini herkesten gizleyebileceklerini, fakat Allah’tan...
    14 yıl önce
  • İki Yüzlülük - İki Yüzlülüğün Kötülenmesi 259) İki Yüzlülüğün Kötülenmesi Bu bölümdeki bir ayet ve iki hadis-i şeriften insanların iki yüzlülüklerini herkesten gizleyebile...
    14 yıl önce
  • HUDÛD (İSLAM CEZA HUKUKU) - 15: HUDÛD (İSLAM CEZA HUKUKU) *BÖLÜM: 1* *Ø** KENDILERINDEN KALEM KALDIRILAN, CEZA VERILMEYEN KIMSELER VAR MIDIR?* *1423-* Ali (r.a.)’den rivâyete göre,...
    14 yıl önce
  • SAPIKLIĞA DÜŞEN KAVİMLERİN GÖRÜŞLERİ - Şimdi bizim sapık kavimlerin rububiyetle ilgili görüşlerini incelememiz Kur’an-ı Kerim’in onları hangi noktalardan ve niçin reddetme yoluna gittiğini ve b...
    15 yıl önce
  • Demokratik çalışma ve amel ilişkisi - *Demokratik Çalışma ve Amel ilişkisi :* İslam adına , müslüman olarak belli bir partinin çalışmalarına katılan kimselerin yaptıkları bu iş, sıhhat şartl...
    15 yıl önce
  • İBNİ TEYMİYYE-8.CİLT - بســـم الله الرحمن الرحيم "(İyi bilinmelidir ki) Allah'ın dostlarına hiçbir korku yoktur ve onlar üzülecek de değildirler. Onlar, iman edip (gerektiği gi...
    15 yıl önce
  • Çay Sohbeti - *İBN-İ TEYMİYYE** ve İBN-İ TEYMİYYE-7.Cilt ve İBNİ TEYMİYYE-8.CİLT* *İslâm Güneşi,Mekke'den Doğar.Dünyayı Aydınlatır.* *İslâm Bahçesinde,Dinî Yazı,Resim ve...
    15 yıl önce
  • Lanetlikler - الحديث الرابعوالثمانون عن أبي هريرة رضي اللّه عنه قال لَعَنَ رسولُ اللَّهِ صلى اللَّه عليه وسلّم مُخَنَّثِي الرِّجالِ الذينَ يتَبَّهونَ بالنِّساءِوالمُتَ...
    15 yıl önce